15 Temmuz Destanı /Gerçek, yaşanmış bir hikaye..

Doğmadığımız bir tarihin yaşanmışlıklarını okuruz tarih kitaplarında.

Abone Ol

Okul hayatımız da gördüğümüz tarih dersleri bize geçmiş ile alakalı yaşanmış olayları, süreçleri anlatır. Aynı olayı her tarihçinin anlatımı farklıdır. Biri kahraman yaparken başrol oyuncusunu diğeri basit, sıradan gösterebilir..

Tarihi bizzat yaşamadığınız için neye neden inanacağınızı bilemez, tarihiniz konusunda çelişkide kalabilirsiniz.

Kendi zaman diliminde yaşadığınız olayları bile farklı anlatanlar olur. Bir kısım bu olayları sahiplenirken bir kısım da buna “tiyatro” der!.

Kendi yaşadığım zaman diliminde cereyan eden olayların benim üzerimde bıraktığı etkiyi sizlere anlatmaz isem buda benim eksikliğim olur.

Tarihler takvim sayfalarında 15 Temmuz 2016 yı gösteriyordu.

Bizim için sıradan bir gün. Çalıştığım otele balayı tatiline gelen amcamın torunu ile ofisimde memleketten, havadan sudan sohbet ettik. Otele yeni giriş yapmışlardı..

Yarın iş çıkışı onları gezdireceğim yerleri anlatıyordum. Kurşunlu şelalesini, Düden Şelalesini gezeriz, akşam yemeğini de Düden Şelalesinde yeriz diye konuşmuştuk.

Mesaim bitip eve döndüğümde günün yorgunluğunu atmak için kanepeye uzandım. Akşam yemeğinden sonra da eşim ile birlikte TV izliyorduk. Bir süre sonra TV de bir anormallik meydana geldi. Farklı bir kanala geçtik ondan da durum farksızdı. Telefonun interneti, bilgisayar hepsinde bir ağırlık çökmüştü. Telefonda çeşitli sitelere konuyla alakalı bir haber var mı diye arıyordum, Facebook, Twitter gibi en yaygın olan sosyal sayfalara da girilmiyordu..

Arkadaşımı aradım, sizde de TV ler de, internette aynı sorun var mı diye. Oda aynı dertten yakındı. Saat gece 11’i geçmişti sanırım. Arkadaşım “şef, fetö darbe yapıyormuş, şimdi belediye arabasıyla anons geçtiler, Antalya da Cumhuriyet meydanında toplanmaya çağırıyorlar, ne yapacağız?” dedi.

Kendime düşünme payı bile vermeden “Hemen evden çıkıp geliyorum, meydanda buluşalım!” dedim.

Aynı apartmanda ki komşuların kapılarını çalıp hepsini davet ettim, Eşimle birlikte sokağa çıkıp mahallede komşulara seslenerek “ey millet, uyumayın, fetö darbe yapıyor, meydanlara davet ediyorlar, haydi Vatanımıza sahip çıkalım!” diye caddede alabildiğine komşulara seslendim. Bazıları maalesef ışıkları kapattı, bazıları balkonlarına çıkıp meseleyi anlamayı çalıştı, bir kaç aile “komşum, bizde geliyoruz!” diye cevap verdi.

Eşimle birlikte TÜRK bayraklarımızı alıp arabaya atlayıp Antalya Cumhuriyet meydanına gitmek için yola koyulduk. Kepez belediyesine vardığımızda cadde araç ve yaya yürüyen insanlarla doluydu. Araç içlerinde, yolda yayan olarak giden binlerce vatandaşımız ellerinde ki Türk bayraklarıyla vatanına, demokrasiye sahip çıkmak için her türlü fedakarlığı göze almıştı. Kucağında bebesiyle sokakta Vatanına sahip çıkmak için Cumhuriyet meydanına yürüyen insanları gördükçe “bizi ne iç, ne de dış hainler asla yıkamaz!” dedim.

Memlekette anamı, ağabeylerimi aradım. Maalesef hatlar dolu telefon bir türlü düşmüyordu..

Trafikte ağır ağır ilerleye biliyorduk. Bir süre sonra Camilerden Salâ sesleri duyulmaya başlandı. İçim ürperdi, tüylerin diken diken oldu, gözlerim doldu. Saate baktım gece yarısı 12 yi geçmişti.

Arabanın radyosunu açtım, Türkiye de olan biteni merak etmiştim. Farklı frekanslarda canlı yayınlarda fetö hain kalkışmasının bastırıldığı haberleri rahatlatmıştı.

Normal şartlarda 15 dakika da gittiğimiz Cumhuriyet meydanına ulaştığımızda saat 2 ye yaklaşıyordu. Meydan hıncahınç doluydu. Tabiri caizse iğne atsanız yere düşmeyecek vaziyette. Türk’ü, Kürdü, Lazı, Çerkezi, Alevisi, Sunnisi.. Her yaştan, her görüşten insan bu meydana toplanmıştı...

Sokakta gördüğümüz, bizzat tanıdığımız, yaşayışına, tavrına, kılık kıyafetine bakıp “bunlar, yarın savaş çıksa kaçar” diye ön yargılı olduklarımız bile ellerinde Türk bayrağı ile o meydandaydı..

Kurulan sahnede an be an bilgiler paylaşılıyor, ekranlardan gördüğümüz, basından tanıdığımız sanatçılar, siyasetçiler, spor adamları, iş insanları ve çeşitli meslek kollarının önemli isimleri sahnede birer birer söz alıyor, halka moral veriyorlardı.

Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan, hain fetö iblisinin teşkilatının tamamen çökertilip her şey normale dönene kadar meydanlarda ki nöbetlerin devam edeceğini söylemişti.

O gece bir kahraman çıkmıştı içimizden. Anasıyla, babasıyla, eşiyle, evlatlarıyla helalleşemeden Niğde ilinin Bor ilçesinin Çukurkuyu beldesinden ÖMER HALİSDEMİR, Vücuduna girecek 30 kurşuna aldırmadan Amerikan uşağının uşağını alnın çatısından vurmuş tüm Türkiye’yi fetö iblisinin hain emellerinden kurtarmıştı!

Sabaha karşı evimize geri döndük. Sabah işe gidecektik. Hayat, hayatta kalanlar için her şekilde devam ediyordu...

Ogün kimler marketlere bankamatiklere koştuysa aynı insanlar o gün bugündür bu kalkışmaya “senaryo” diyor!.