Bazen bir cümle,bir ömürlük anlam taşır.
Bu söz,yalnızca bir sevda itirafı değil, insanın, ruhunun asıl adresinibulduğunda hissettiği huzurun da adıdır.
Çünkü ev dediğin, dört duvar değil, sığınabildiğin bir kalptir aslında.
İnsan yaşadıkça anlıyor.
Bir yerin ev olması için tapusu değil, sıcaklığı da gerekiyor.
Kimi insanlar gelir, odalarımızı doldurur; kimileri gelir, kalbimizin boşluğunu...
Azıcık aşım,ağrısız başım derler ya...
Kimi zaman mutluluk,büyük sofralarda değil,aynı duyguda birleşen iki nefeste saklıdır.
Sen varken bacadan çıkan duman bile başka kokar.
Sobanın üzerindeki çay bile daha yavaş demlenir.
Cam kenarında ötüşen bir kuşun sesi,sabahı müjdeleyen bir dua gibi gelir kulağıma.
Çünkü bilirim ki,sen varsın.
Sarılışında bile bir tedavi var.
Doktora gerek kalmadan iyileşen bir hastanın sevinci gibi...
Belki de insan,en çok sarıldığı yerde yeniden doğar.
Senin kalbin sıcak bir sığınak,sözlerin yaralarımı dindiren bir ilahi gibi.
Gözlerine baktığımda,dünya bir anlığına duruyor.
Zaman bile orada eğilip dinleniyor sanki.
O an,hiçbir şeyin önemi kalmıyor,ne geçmişin gölgesi,ne geleceğin korkusu...
Çünkü ben,o bakışlarda kendimi buluyorum.
Belki de bütün yolculukların nihai durağı budur.
Bir kalpte kendini bulabilmek.
Sevgi...
Kimi zaman en karmaşık duyguların en sade hâlidir.
Büyük sözlerle değil, küçük hislerle büyür.
Bir “iyi ki”nin içinde saklanır,bir “Özledim”le şekillenir.
Ben,seni sevmekle kalmadım,sende kendimi sevmeyi de öğrendim.
Çünkü gerçek sevgi, bir başkasında kendi varlığını unutmaktır.
Sevdiğim kadar sevilmekti dileğim.
Ama bazen hayat, sevginin karşılığını vermekle değil,bizi olgunlaştırmakla ilgilenir.
Seninle bunu da öğrendim.
Her sevgi,bir aynadır; orada gördüğün, aslında sensin.
Belki bu yüzden, gözlerine her baktığımda hâlâ utangaç bir çocuk gibiyim.
Sevmenin en saf hâli budur.
Korkmadan,ama saygıyla...
Sahip olmadan,ama tüm kalbiyle ait olarak...
Sonunda anladım ki;
evin,duvarlardan değil,sevgiden yapılır.
Kapısı güven, penceresi umut, çatısı sadakatle örtülüdür.
Benim evim sensin.
Çünkü ne zaman dünyadan yorulsam, içimde senin adını taşıyan o küçük odaya sığınıyorum.
Orada her şey sade, sessiz ve gerçek.
Bir fincan çay,biraz huzur ve senin varlığın yeter bana.
İnsanın evi,sığındığı yer değil,sevildiğini hissettiği yerdir.
Benim evim o yüzden sensin…
Not : Bu yazıda geçen kişi ve olayların özel yaşantım ile ilgisi yoktur.
Murat İLERİ