BİK Yeni Genel Müdürünün Saha Muhabirlerinin Önemine Değinmesi Mutluluk Verici

Genellikle sabahın ilk ışıklarıyla çıktığımız, akşam ise yorgun ama mutlu döndüğümüz o uzun haber günlerinde, çoğu zaman görünmez kahramanlarızdır biz saha muhabirleri…

Abone Ol

Yağmurda, çamurda, kalabalığın ortasında, bazen bir cenazede bazen bir açılışta; gerçeğin peşinde koşarız. İşte tam da bu yüzden, Basın İlan Kurumu Genel Müdürü Abdulkadir Çay’ın ilk konuşmasında saha muhabirlerinin önemine özellikle vurgu yapması, bizler için yalnızca bir yönetici mesajı değil, adeta bir moral ve motivasyon manifestosu oldu.

Sahadan haber taşıyanlar için o cümleler, uzun zamandır duyulmayı bekleyen bir ses gibiydi. Ve açıkça söylemek gerekirse; şimdiden birçok meslektaşımın gönlünü fethetti.

GAZETECİLİK MASA BAŞINDA DEĞİL, SAHADA HAYAT BULUR

Görevine atanarak yeni başlayan Basın İlan Kurumu (BİK) Genel Müdürü Abdulkadir Çay, BİK 33. Dönem 5. Genel Kurul Toplantısında konuştu

BİK Genel Müdürü Çay'ın konuşmasında altını kalın çizgilerle çizdiği en önemli gerçek şu oldu:

Gazetecilik yalnızca masa başında yazılan metinlerden ibaret değildir. Gerçek gazetecilik; sahaya inen, haberin merkezine dokunan, toplumun sorunlarını yerinde gören ve bunları kamuoyuna taşıyan yayınlarla hayat bulur.

Bir saha muhabiri olarak bu cümleyi duyduğumda içimden şunu geçirdim:

“Evet, sonunda birileri bizim çamurlu ayakkabılarımızı, tozlu defterlerimizi, bitmeyen koşuşturmamızı görüyor.”

Bugün ayakta kalmayı başaran yayınların ortak paydası da tam olarak bu:

Sahicilik, sahada olmak ve topluma karşı sorumluluk duygusuyla üretmek. Çay’ın da vurguladığı gibi, yeni dönemde yerelden beslenen, özgün içerik üreten ve dijital çağa entegre olmuş bir gazetecilik anlayışı desteklenecek. Bu, özellikle yerel basın için umut verici bir eşik.

YEREL BASININ ÖNÜ YENİ DÖNEMDE DAHA DA AÇILIYOR

Sahada çalışan biri olarak şunu çok net görüyorum: Yerel basın, bir şehrin hafızasıdır. Yangını ilk biz görürüz, çocuğun sevincini ilk biz yazarız, bir mahallenin sorununu ilk biz duyarız.

İşte bu yüzden, BİK’in yeni Genel Müdürü ile birlikte yerel basının önünün daha da açılacağına dair inanç sahada güçlü şekilde hissediliyor. Çay’ın açıklamaları, yalnızca bugünü değil, uzun vadeli bir dönüşümü de işaret ediyor.

HEDEF: SÜRDÜRÜLEBİLİR YAYINCILIK VE GÜÇLÜ GELİR MODELİ

Basın İlan Kurumu Genel Müdürü Abdulkadir Çay, çok net bir hedef koydu ortaya:

Yeni gelir fırsatlarıyla birlikte sürdürülebilir bir yayıncılık modeli oluşturmak ve meslek standartlarını yukarı taşımak.

Bir saha muhabiri olarak en çok dikkatimi çeken noktalardan biri şuydu:

Resmî ilan ve reklam gelirlerinin sadece bir destek unsuru olarak görülmemesi, yayınların sürdürülebilir büyümesini besleyen stratejik bir araç haline getirilmesi hedefleniyor. Bu, ekonomik olarak zorlanan yerel gazeteler için hayati bir mesaj.

ADALET VE İSTİŞARE: BİK’İN YENİ PUSULASI

Genel Müdür Çay’ın özellikle üzerinde durduğu iki ilke var ki, biz saha muhabirleri için en az teknik konular kadar önemli:

Adalet ve istişare.

Paydaşlarla ilişkilerde eşit mesafenin korunması, hakkaniyetin esas alınması ve güvenin tesis edilmesi… Bunların sadece Kurumun itibarını değil, topyekûn basın sektörüne duyulan güveni güçlendireceği vurgulandı.

Sahada çalışırken en çok ihtiyaç duyduğumuz şey de bu zaten: Güven. Hem okurun güveni, hem kurumların, hem de mesleğin kendi iç güveni…

SAHADAN BAKINCA GÖRÜNEN MANZARA: UMUT, MOTİVASYON VE YENİ BİR BAŞLANGIÇ

Bir saha muhabiri olarak bu konuşmayı dinlerken şunu hissettim:

Uzun zamandır ilk kez, sahada koşanların, ter dökenlerin, not defteriyle toplumun nabzını tutanların gerçekten merkeze alındığı bir döneme giriyoruz.

Sadece masa başında değil; sokakta, köyde, meydanda, hastane önünde, okul bahçesinde haber kovalayan bizler için bu yaklaşım büyük bir moral kaynağı oldu.

Çünkü yıllardır söylediğimiz bir gerçek, artık en üst düzeyde de dile getiriliyor:

Gazetecilik, sahada hayat bulur.

Basın İlan Kurumu’nun yeni yönetim anlayışıyla birlikte, hem yerel basının ekonomik olarak güçleneceğine hem de mesleğin itibarının yükseleceğine dair sahada gerçek bir umut var. Ve bu umut, biz muhabirlerin kalemini de adımını da daha da sağlamlaştırıyor.

İster bir yangın yerinde, ister bir mahalle toplantısında, ister bir cenaze önünde olalım…

Şimdi biliyoruz ki, sahada olanın kıymeti artık daha gür bir sesle karşılık buluyor.