Kadın erkek ayrımı yapmadan söylüyorum: Eğer bir ailenin geçiminden sorumlu iseniz ve gelir-gider dengesini düzenleyebiliyorsanız mikro boyutta ekonomi uzmanısınız, makro boyutta ekonomi bakanısınız, mega boyutta ekonomi profesörüsünüz. Hiç alçak gönüllü olmayın. Hesap gayet basit, öyle televizyonlarda ekonomi haberleri ve alt yazılardaki ekonomik tabirleri kafanıza takmayın, zaten orada yazan ekonomi başlıklarını yazan da dahil kimse bilmiyor ve anlamıyor, ayrıca halkın gerçekleri ile uzaktan yakından da ilgisi yok, ekonomideki tek gösterge: “Giren-Çıkan arasındaki farktır.
Diyelim bir ailenin geçiminden sorumlusunuz ve belli bir aylık geliriniz var, ailenin nüfusu belli, aylık ihtiyaçları belli, harcamalarınız ve tasarruf imkânlarınız belli, bütün bunları bildiğiniz halde eğer iyi bir planlama yapar da ayı başa baş kapatırsanız ailenizin ekonomisi rantabldır, yani bir kenara koyacak kadar artmıyor ama çarkınız dönüyor, namerde muhtaç değilsiniz… Uzmansınız.
Diyelim ki çok yüksek geliriniz var ve ailenin harcamalarını karşıladıktan sonra elinizde fazlaca para kalıyor, eğer iyi bir planlamacı iseniz günün şartlarına uygun yatırım araçlarına yönelirsiniz, ailenizin refahının yanında çocuklarınızın yarınlarını da güvence altına almak için tasarrufun yanında yatırım araçlarına yönelir, paranıza para katarsınız, söylediğiniz her söz kanun yerine geçer, her ortamda saygı görürsünüz, yaptığınız ufak-tefek hatalar görülmez bile, kısacası halkın gözünde farklı bir yeriniz olur, mahiyetinizde çalışanlarınız olur, o çalışanlar size minnet duyar, bu maddeleri artırmak kolay, iyi bir yöneticisiniz…Kapitalist sistemlerde ekonomi bakanı bile olabilirsiniz, mütevazi olmayın.
Üçüncü ve dramatik bir durum: Aylık geliriniz evinize ekmek almaya bile yetmiyor, kalabalık bir aileniz var ve ihtiyaçlar fazla, her ay içerdesiniz, geçinmek için ek gelir bulmanız gerekir ama yok, kendiniz de bir aile reisi olarak plansız bir insansınız, bütün kötü koşullara rağmen içkinizden, kumarınızda, hovardalığınızdan vaz geçmiyorsunuz, aileniz sıkıntılar yaşarken siz sokaklarda kasıla kasıla geziyorsunuz ve herkesin sizi kıskandığını düşünüyorsunuz, sırf Zübük’lük olsun diye birilerinden borç para alıyor ve zevklerinize göre yaşıyorsunuz, ailenizden kalan ne varsa yok pahasına sattınız, yastık altındakiler ve alyanslarınız da dahil satacak bir şey kalmadı, siz de dahil aile bireyleri geçinebilmek için gayri meşru işleri düşünüyorsunuz artık, çocuklarınızın evi terk etme tehlikesi var, kötü işlere bulaşma ihtimalleri var, etrafınızda dostunuz da kalmadı, aile fertlerinin sana olan güveni her gün azalmakta, çevrenizde dolandırmadığınız kimse kalmadı ve bulduğunuz bütün kaynakları ya zevkiniz için harcadınız, yada gösteriş olsun diye ölü yatırım araçlarına harcadınız, aileniz bir yere kadar bu sıkıntılara katlandı ama artık dayanacak güçleri kalmadı, kapınıza her gün bir alacaklı geliyor, siz hala burnunuzdan kıl aldırmıyorsunuz. Çok şey yazılabilir ama son bir not düşelim: İster küçük bir aile reisi olun, ister bir devleti yönetin, artık günümüzde bileği güçlüler değil, kafası güçlüler ekonomik dinamikleri yönetir oldu, ne kadar güçlü-kuvvetli olsanız bile kapitalist sistemlerde para kimdeyse güç ondadır ve sizinle kedi-fare gibi oynar-oynatır. Devletlerde böyledir, artık eskisi gibi savaşlar topla-tüfekle kazanılmıyor, ekonominiz kötüyse dünyanın en kalabalık ordusuna da sahip olsanız ekonomik olarak söz sahibi değilseniz asla bağımsız olamazsınız. Vatan-millet söylemleri hamasetten öteye geçmez, bu kadar yetsin.
Şimdi; İster bir aileyi yönetin, ister bir devleti yönetin: Bir yıl içerisinde üretilen mal ve hizmetlerin toplamının parasal değerini nüfusa bölünmesiyle elde edilen milli gelir, yada kişi başı milli gelir kaç para olursa olsun, eğer gelir-gider dengesini kuramıyor, milli gelirin % 90 ını % 5 ine veriyorsanız sakın İstatistiklere güvenmeyin orada zenginin de fakirin de parası eşittir ve ekonominin mikrosu da ,megası da giren-çıkan arasındaki farktır.nokta.