Türkiye siyasetinde gündem yeniden hareketlendi. Son kamuoyu araştırmaları, Cumhuriyet Halk Partisi’nin (CHP) oy oranında dikkat çekici bir düşüş yaşandığını ortaya koydu. Anketlere göre partinin sert söylemleri tabanı genişletmek yerine daraltıyor. Halk ise “bağıran değil, başaran lider” arayışında.
SON ANKETLERDE ÇARPICI DÜŞÜŞ: CHP 6 PUAN GERİLEDİ
Türkiye genelinde yapılan son anketlerde CHP’nin yüzde 4 ila 6 arasında oy kaybı yaşadığı tespit edildi. Araştırma sonuçlarına göre, CHP’nin bu kaybının en önemli nedeni olarak Genel Başkan Özgür Özel’in meydanlardaki sert söylemleri gösteriliyor. Uzmanlara göre bu tutum, partinin merkez seçmende oluşturduğu güven algısını zayıflatıyor.
PARTİLERİN SON DURUMU: AK PARTİ ÖNDE, CHP GERİDE
Son kamuoyu araştırmalarında AK Parti yüzde 33.7, CHP yüzde 31.8, DEM Parti yüzde 9.4 ve MHP yüzde 8.4 oranında destek buldu.
Optimar Araştırma Şirketi’nin son çalışması da benzer bir tabloyu ortaya koyuyor:
AK Parti %33.8, CHP %29.3, DEM Parti %10.5, MHP ise %8 seviyesinde.
Optimar Başkanı Hilmi Daşdemir, sonuçları değerlendirerek şunları söyledi:
“Siyasal eğilimler 2025 yılında da benzer seyirde devam ediyor. Türkiye siyaseti yine AK Parti ve CHP merkezinde şekilleniyor. Ancak yüzde 10 bandındaki partilerde kayda değer bir atılım görülmüyor.”
Daşdemir’in bu sözleri, Türk siyasetinde iki büyük partinin hâlâ belirleyici konumda olduğunu bir kez daha gözler önüne serdi.
HALKIN MESAJI NET: “KAVGA DEĞİL, YÖNETİM İSTİYORUZ”
Anket sonuçları, toplumun kutuplaşmadan ve sert söylemlerden yorulduğunu da ortaya koydu. Halk, artık öfke siyaseti yerine akılcı, uzlaştırıcı ve çözüm odaklı bir yönetim dili bekliyor.
Uzmanlar, “Erdoğan bunu 23 yıldır doğru okudu. Çünkü o, siyaseti öfkeyle değil stratejiyle yürüttü” değerlendirmesinde bulunuyor.
SİYASETİN GERÇEĞİ: “BAĞIRAN DEĞİL, BAŞARAN KAZANIR”
CHP’deki oy kaybı, siyaset dilinin seçmen üzerindeki etkisini bir kez daha hatırlattı. Toplumun beklentisi net: gerilim değil çözüm, tartışma değil yönetim.
Bu tablo, siyasette istikrarın ve sakin liderliğin hâlâ en güçlü tercih olduğunu ortaya koyuyor. Türkiye, sandıkta defalarca gösterdiği gibi, sonuç üreten liderleri destekliyor.