Gazipaşa’da Bir Akşamüstü...

Bazen bir şehirde yıllar geçer ama bazı sokaklar, bazı mekânlar hiç eskimez. Zonguldak’ın Gazipaşa Caddesi de öyledir.

Abone Ol

Her geçtiğimde, taş kaldırımların üstünden değil de hafızamın içinden yürürüm sanki.
O kalabalık, o dükkanlar, o esintili cadde…
Her şey aynıdır Bu şehirde ama bir tek sen eksiksin.

Geçen gün kendime sordum:
Ya bir gün, gerçekten rastlasam sana Gazipaşa Caddesi’nde!... Kalabalığın içinden çıkıp gelsen, yüreğimde bitmeyen özlemin adımlarıyla yaklaşsan…”

Sonra bir hayal gibi gözümün önüne geldi...
Camlı Köşk mevkiinde yine buluşuyoruz.
Yıllar öncesindeki gibi, eski dostlukların gölgesinde ama bu defa kırk yıllık hatır için değil, içimde hiç sönmeyen özlemin hatırına oturuyoruz masaya.
Sen kahveni karıştırırken ben sessizce sana bakıyorum. Sokaktan geçen insanların uğultusu, denizden gelen rüzgârın kokusuna karışıyor.
Çocuklar, gençler, yaşlılar
Hepsi geçip gidiyor ama, biz bir zamanın içinde asılı kalıyoruz.

Seninle konuşmak bile gereksiz artık. Kelimeler yorgun ama gözlerin anlatıyor her şeyi.
Ben, senin gözlerinde yine Zonguldak’ı görüyorum.
Kömür kokusu, tozlu hava, limanda sallanan küçük tekneler, uzaklarda dumanı tüten ocaklar…
Her şey o gözlerde saklı belki de...

Sonra birden, sen gülüyorsun.
Yine aynı o gamzeli gülüş.
Yıllar öncesinden tanıdığım, ama hiç unutmadığım o gülüş.
O an anlıyorum ki, özlem hiç bitmiyor, sadece şekil değiştiriyor.

Camlı Köşk’te kahvemiz soğurken, ben bir defter çıkarıp sayfanın kenarına yazıyorum:
Gazipaşa Caddesi’nde rastlasam sana… Yine otursak birlikte…
Kırk yıllık dostluk hatırına değil, yüreğimde bitmeyen özlemin için…

Biliyorum ki bu şehir, bana seni hep hatırlatacak.
Çünkü bazı şehirler, bazı insanlar ve bazı özlemler hiç bitmez. Zonguldak, işte tam da böyle bir şehir.
Özlemlerin, emeğin ve sevdanın yorgun kenti...

Murat İLERİ