Geceyi içinde Taşıyan İnsan...

İnsanın yüreğinde bazen adını koyamadığı bir eşik durur.Kapanmaz, ama geçit de vermez.

Abone Ol

Bir tarafında yaşanmamışların sessizliği,diğer tarafında hatıraların ağır adımları dolaşır. İç dünyanın tüm hesapları işte tam bu aralıkta sıkışıp kalır.

Gülümseyen bir yüz, yıllar önce unutuldu sanılan bir anıyı ansızın çağırır.
Bir bakış,omza çöken zaman yükünü yeniden hatırlatır.
Kişi en çok kendi aynasında durduğunda tükeniyor;çünkü insanın en sert muhasebesi kendisiyle yaptığıdır.

Oturduğun sandalyenin ayağı değil,bütün geçmişin yorgun bir gövde gibi çöker altına.
Dışarısı kalabalık, ışıklar canlı,sokaklar karmaşadır;fakat içini örten o karanlık perde bir türlü kaldırmaz ucunu. Sanki her yeni gün, bir diğerine çarpa çarpa akıp giderken içeride duran o eşik hep yerinde kalır.

Aşkın bıraktığı iz, özlemin sakladığı sızı,mücadelenin yonttuğu taraflar biriktikçe kalbinin kapısı daha da temkinli aralanır.
Bir adım atmak istersin;hayatın çağrısı duvarlardan sıçrar.
Yine de insan, içindeki karanlığı sezdiği an cesaretini yeniden toplar. Çünkü o eşik,kimi zaman yorar,kimi zaman durdurur,tek bir an gelir,insanı yeniden doğurur.

Günün hengâmesi sürerken herkes kendi içinde taşıdığı gecenin karartısıyla yürür.
Kimi saklar,kimi anlatır,kimi hiç konuşmaz.
Yine de her ruh,bir gün o kapanmayan kapının karşısına dikilir.
İçten bir nefes alarak kendine yaklaşır.
O an,yolculuğun başladığı yerdir.

Murat İLERİ