Bu keçi kurayla seçilir ve Azazel adlı kötü ruhu yatıştırmak ve Yahudi kavmini günahlarından arındırmak için Kudüs dışında bir uçurumdan aşağıya atılırdı böylelikle toplum günahlarından kurtulurdu veya kötü ruhların felaketinden korunurdu.
Gelelim günümüze: Biz çocukken daha ilkokul yıllarında keçilerin ormanların düşmanı olduğunu ve kesinlikle ormanlardan uzak tutulmaları gerektiğini ruhumuza kazıdılar, her şeyde olduğu gibi son orman yangınlarında yaşayarak anladık ki keçiler ormanların dostuymuş ama kendi çıkar ve amaçları uğruna birileri bizi fena halde güdülemiş.
Keçiler ormanlarda fideleri yer bu doğrudur, bazı zararları da dğrudur ama bu onların fıtratında olan bir durumdur ama; yerlerdeki düşen yaprakları yer, tırnaklarıyla orman tabanını tırtıklar, iç güdüsel olarak ormanların içinde kendilerine yol açarlar,, tabanda ot ve yaprak biriktirmezler, orman içerisinde açmış oldukları yollar hem kaçış yollarıdır, hem de ormanların bölünmesini sağlaralar, herhangi bir orman yangınında ormanda kaçış yolu ve bölünmüşlük nedeniyle zorluk çıkmaz daha bir sürü faydası varken neden keçilere ormanların yasaklandığını hala anlamış değiliz ve aynı zihniyet devam etmektedir.
Kendi doğal oluşumuyla kendiliğinden oluşan doğal çam ormanlarımız varken neden kozalakları bomba gibi patlayan çam fideleriyle değiştirildi bilemiyoruz, bu konunun da araştırılması gerekir, yıllar önce başlayan “Orman Seferberliği” yapıldığında ülkemize sudan ucuz ve temini kolay çam fideleri neden verildi? Bazı soruların yanıtlarını bilemiyoruz ama içerisinde bir sürü şüphe barındırıyor.
İsim vermeden bir anekdot anlatacağım: Derler ki; yıllar önce ülkemizin ekonomik dinamiklerinden Zeytin Yağı ve Sümerbank’ın Basmaları Amerika’yı korkuttuğu için bazı sanatçıları finanse ederek bir türküyü Türk Toplumuna enjekte ederek bu iki üründen soğutmaya çalışmışlar ve bunların yerine Amerikan’ın elindeki zararlı süt tozu ve margarini sudan ucuz fiyatla ülkemize getirmişler, hatta ucuz bile değil bedava Marchall yardımı ile bizlere yedirmişler: Zeytin yağlı yiyemem aman, Basmada fistan giyemem aman…
Bazı şeyleri üst üste koyduğumuzda ister istemez paranoyak oluyorsunuz.
Eşeklerimiz:
Kayseri’de bir yol inşaatını izlemek üzere ülkemize gelen ABD li mühendisler çalışmaları görünce hayretlerini gizleyemezler ve ekibin başındaki ustabaşına sorarlar: “Ya usta gördüğümüz doğruysa elinizde hiçbir ölçüm cihazı ve eğim ölçerleriniz yok ama bu eğimler çok mükemmel bunu nasıl yapıyorsunuz” diye sorunca bizim ustabaşı dili döndüğünce açıklamaya çalışır: “Şimdi beyim sabah işe geldiğimizde bizim bir eşeğimiz var onu salarız o nereye ve nasıl giderse gittiği yerleri işaretleriz ve peşinden yol yapımıza geçeriz” deyince Amerikalı daha da şaşırır ve sorar: “Peki eşek bulmazsanız ne yaparsınız?” deyince bizim usta: “Beyim işte o zaman Amerika’dan mühendis getiririz.”