Aşka hasret bir gönülde, gurur her zaman maskeden ibaretti.
Herkes, mutlu olmanın yolunu ararken;yine ayrılık düşmüştü bahtıma.
Belki de, sana en fazla ihtiyacım olduğum bir zamandaydım.
Birgün, " Çekil,git hayatımdan..." Dediğimi hatırlıyorum da...
Meğerse, ayrılık sadece göz yaşı ve hüzün değilmiş, bir çınar ağacının kökünden kopması, dallarının kırılması gibiymiş.
'' Sana ihtiyacım var, gel, '' diyemedim.
Yüreğimdeki sızı doruğa ulaştığında, gözyaşım bile akmaz oldu pınarlarımdan.
Seni, yani sevdiğimi, canımı, özümü göz göre göre kaybetmenin adıydı gurur.
Oysa bir dervişin, bir garip Abdal'ın gönlündeki sevda, kaç okkalıksa işte, benim sevdam da, o kadardı sana.
Büyük lokmalar yemek mümkündü ama büyük sözler etmemeliydi insan.
Sağ elini sol elinle avuttuğun da anlıyorsun, gururun aşkın karşısında bir hiç olduğunu.
Bir anlık şımarıklığın, bir anlık gönül acemiliğinin hüsranını, bir ömür boyu böyle yaşıyorsun işte.
Teselli fayda etmiyor, gönlüne avutmaya.
Gurur aşkın katilidir.
Bu yüzden,yalnızlığa mahkum olarak yaşarsın.
Aynı gönülde yeniden Bahar açamaçsın.
Kurur dalların, güllerin solar.
Alırsın gururunu ayakların altına da, yine de o sevdaya uğramaz bir daha kapına.
Murat İLERİ