Kutsala Saygısızlık, Topluma Meydan Okumadır

Abone Ol

Son günlerde sosyal medya mecralarında dolaşıma sokulan bazı görüntüler, İslam dininin temel rükünlerinden biri olan ve müminler için manevi bir yükselişi simgeleyen namaz ibadetinin alaycı bir üslupla istismar edildiğini gözler önüne sermektedir.
Bu görüntüler, yalnızca bireysel bir sorumsuzluğun değil; aynı zamanda toplumsal değerleri hedef alan bilinçli bir yozlaşma çabasının yansımasıdır. Söz konusu içeriklerin, toplumun geniş kesimlerinde derin bir üzüntü ve haklı bir öfke uyandırması son derece doğaldır.

Namaz, Bir Eğlence Aracı Değil; Mukaddes Bir İbadettir

İslam dinimiz; sevgi, merhamet ve hoşgörü üzerine inşa edilmiş bir inanç sistemidir. Ancak bu hoşgörü anlayışı, kutsalların aşağılanmasına sessiz kalmayı asla içermez. “Fenomen” olma hevesiyle hareket eden, toplumsal hassasiyetlerden yoksun bazı kişilerin ibadeti eğlence nesnesine dönüştürmesi, kabul edilebilir bir durum değildir. İnanç, bireyin vicdanıyla olduğu kadar toplumun ortak değerleriyle de ilgilidir ve bu değerlere yönelik saygısızlık, tüm toplumu yaralar.

İnançla Alay, Özgürlük Kılıfı Altında Sunulamaz

İfade özgürlüğü, demokratik toplumların vazgeçilmez bir unsurudur. Ancak özgürlük kavramı; başkalarının inançlarını aşağılamayı, kutsallarını tahkir etmeyi ya da toplumsal barışı zedelemeyi kapsamaz. Dini değerlerle alay etmek, özgürlük değil; açık bir hadsizliktir. Bu tür yaklaşımlar, toplumun sinir uçlarıyla oynamakta ve farklı kesimler arasında derin fay hatları oluşturmaktadır.

Gençlik Bilinçli Şekilde Hedef Alınıyor

Sosyal medyada yayılan bu içerikler, masum bir “şaka” olmanın çok ötesindedir. Asıl hedef, özellikle genç zihinlerdir. Değerlerinden koparılmış, inançla bağları zayıflatılmış bir nesil oluşturma çabası, bu tür paylaşımlarla daha görünür hâle gelmektedir. Gençliğin ahlaki pusulasını şaşırtmayı amaçlayan bu zihniyet, uzun vadede toplumsal çözülmenin de önünü açmaktadır.

Yetkililere, Ailelere Ve Topluma Çağrı

Adli Makamlara:
Toplumun benimsediği dini değerleri alenen aşağılayan kişi ve gruplar hakkında gerekli hukuki süreçlerin ivedilikle başlatılması, caydırıcı yaptırımların uygulanması artık bir zorunluluktur. Hukukun sessizliği, bu tür saygısızlıkları cesaretlendirmektedir.

Ailelere:
Anne ve babalar, çocuklarının dijital dünyada hangi içeriklere maruz kaldığını yakından takip etmeli; onlara milli ve manevi değerleri güçlü bir bilinçle aktarmalıdır. Değerler, gençler için en sağlam kalkan olmalıdır.

Topluma:
Mukaddesatımıza yönelik bu saldırılar karşısında sessiz kalmamak, ancak tepkimizi hukuk çerçevesinde ve sağduyuyla ortaya koymak hepimizin sorumluluğudur. Asil duruş, öfkeyi akılla dengeleyebilmektir.

Mukaddesata Sahip Çıkmak, Topluma Sahip Çıkmaktır

Başta vatansever insanlar olmak üzere, tüm milletimiz şunu bilmelidir ki; dini değerleri eğlence malzemesi hâline getirme cüretini gösterenlere karşı kararlı bir duruş sergilemek meşru ve zorunludur. Mukaddesatımıza uzanan dillere ve ellere karşı, bu toplum her zaman sarsılmaz bir kale gibi durmayı sürdürecektir. Çünkü inanç, bir toplumun yalnızca geçmişi değil; aynı zamanda geleceğidir.