Teşkilatçılığımın ilk aylarıydı. Merhum il başkanı sn Zeki Tosun’un döneminde düzenlenen genişletilmiş il danışma kurulu toplantısında ön sıralardan gayet hararetli bir ses duydum.
Orada Ereğli’nin sorunlarından bahsediyor, söz verilip gerçekleşmeyen projeleri söylüyordu. Ama öyle böyle söylemek değil. Nasıl kızdıysa artık baya kavga eder gibi tepkisi yansıdı elinde ki mikrofona..
Kim acaba bu konuşan derken salondakilerden Ereğli İlçe Başkanı Saffet Bozkurt olduğunu öğrendim.
Salonda bulunan birileri belki rahatsız olmuştur lakin ilçe başkanının bu tepkisi benim hoşuma gitti. Orası bir aile meclisi. Orada taleplerimizi iletmeyip de dışarı da dedikodu mu yapacağız?
Tabi ki de hayır.
Bazılarımız ise sanki temsil ettikleri ilçede, belde de her şey yolundaymış gibi hiç bir talepte bulunmadan bu toplantılara katılıp duruyorlar.
“Konuşacağım çok şey varda, neyse” deyip içine atandan bu memlekete ne hayır gelir?
Ağlamayan çocuğa emzik vermezler diye boşuna mı söylemişler.
Danışma toplantıları da zaten bu sebeple yapılmıyor mu?
Bölgenizin, beldenizin ihtiyacı olan, çözüm bekleyen, ötelenen sorunlarını dile getiremeyecekseniz bu toplantıları neden düzenliyorsunuz ve ya katılıyorsunuz?
Herkes birbirini tebrik, takdir edecekse hangi başarılı sonuç ortaya çıkar?
Sn Bozurt’u bu süreçten sonra radarıma aldım. Özellikle milletvekili olduktan sonra salonda ki o tepkisinin kendi vekilliğinde ki etkisini takip etmeye başladım.
Bakalım eleştirmek mi kolay gerçekleştirmek mi?
Farkı ben gördüm. Sanırım Ereğli de Zonguldak da bu farkı görmüştür.
Saffet vekil, Ereğli şimdi ki ilçe başkanının sitem etmesine bile fırsat vermiyordur. Çünkü hemen her gün yeni bir müjde ile Saffet vekil karşımızda.
Bakan, bakan yardımcısı, daire başkanı, genel müdür, etkili ve yetkili görüştüğü kim varsa, çektirdiği hiç bir fotoğraf karşılıksız çıkmadı, havada kalmadı.
Her çektirdiği fotoğraf ile bir proje yüklendi Ereğli’ye, Alaplı’ya..
Abartmıyorum, Ereğli’den ilk defa hizmet ehli bir vekil çıktı. Ne onu aday gösterenleri ne ona oy verenleri ne de ona güvenenleri mahcup etmedi.
Hem çalışkan, hem üretken, hem girişken, mütevazi, egosuz. O kadar işinin, toplantısının, görüşmesinin arasında sizezaman ayırıp cevap veren bir kişilik.
Samimi söylüyorum, sn Saffet Bozkurt Milletin vekilliğine çok yakıştı.
Yazdıkların Okunmuyor Diyorlar
Okunmuyor muyum yoksa okumuyor musunuz?
“Yazıyorsun, güzel konulara da değiniyorsun ancak yazdıklarına yorum yapan yok.
Herhalde takip etmiyorlar seni.
Sanırım fazla okunmuyorsun?” diyenler oluyor.
Bırakın okunmamayı, “ben hitim” diyenler bile başlığımızdan, konularımızdan ilham alıp köşelerine taşıyor.
Sosyal medya bir ticarethane gibi. Bir şey paylaştığınızda ondan etkileşim almak için sizden ücret talep ediyor!
Ben para kazanmak için yazmadığım gibi yazdıklarımın da para vererek hayali bir kitleye de ulaşmasını istemiyorum.
Sayfamda Üç bine yakın arkadaşım var. Bin’i aşkın da takipçi.
Bir video paylaşımın iki binin üzerinde izlenme alıyor. Ancak izleyenler burada duygularını satırlara dökmedikçe sizin okunmadığınız izlenimi çıkıyor ortaya.
Ben hit olma peşinde değilim.
Yazdıklarımın büyük çoğunluğu öneri türünde. Hayat tecrübelerimi de yazıyorum.
Okuyan istifade etsin. Bize sunacağı katkısı olursa da yorumbölümüne yazarak bu katkıyı sağlamasını beklerim.
Herkesin her şeyi bilmesine ihtimal var mı?
Bir büyüğüm, “insanları görünüşüne göre değerlendirme. Her karşılaştığın kişiden mutlaka öğreneceğin bir şey vardır” demişti.
Her karşılaştığın insandan bilmediğin bir şeyi öğrenmekte eğitimin bir parçasıdır.
O yüzden siz beni okuyun, duygularınızı, düşüncelerinizi yorumlara yazarak bizde sizi okuyalım.
Birbirimizden öğrenecek çok şeyimiz var.