Modern Zamanlarda Aşk ve Yoksulluk...

Modern zamanlar insana kim olduğunu sormaz.

Abone Ol

Cebini yoklar, suskunluğunu tartar, değeri oradan biçer. İnsan böylece bir hikâye olmaktan çıkar, bir hesap özetine indirgenir. Oysa insan bazen en çok, hiçbir şeye sahip değilken gerçektir.
Bu çağda değer, anlamdan değil görünürlükten doğar. Sözü olan değil, parası olan konuşur. Susturulmuş kalplerin arasında en çok yoksullar değil, sevdası olanlar yorulur.
Çünkü sevda, bu düzenin anlayamadığı bir dildir.
Yoksulluk yalnızca eksik para değildir. Bir masada eksik sandalye gibidir. Kimsenin bakmak istemediği bir boşluk olur insanın içi.
Açlık gizlenir ama yoksulluk teşhir edilir.
İnsan elinde olmayanlarla değil, sevemediği kadar sevilmediği için utanır.
Aşk da burada yara alır. Parayla ölçülen bir dünyada sevda mahcup kalır.
Özlem bile lükse dönüşür. Hasret çekmek için bile vakit ve imkân ister bu çağ.
Birini beklemek sabırsızlık sayılır, birine bağlanmak zayıflık.
Oysa insanı insan yapan, bir yüzü ararken kalbinin acele etmesidir.
Sevdiğini özlemek, bu düzenin hızına aykırıdır.
Çünkü özlem durmayı ister. Hatırlamayı, derinleşmeyi, içe bakmayı çağırır. Modern hayat ise durana tahammül edemez.
Bu yüzden sevda da yoksulluk gibi gizli yaşanır artık.
Kimse kalbinin açlığını yüksek sesle söylemez.
Ruh, değersiz hissettiği yerde içine kapanır.
İnsan önce sesini kısar, sonra sevgisini. Kendini anlatmaya değil, saklamaya başlar.
En ağır yoksulluk burada başlar. Sevilmeye layık olduğunu unutmak, özlenebileceğine inancını kaybetmek...
Oysa insan,
sahip olduklarıyla değil; bekledikleriyle, özledikleriyle, vazgeçemedikleriyle ayakta kalır.
Paranın satın alamadığı bir bakış vardır. Hesaplanamayan bir sadakat, ölçülemeyen bir merhamet bulunur. Aşk bunların hepsini bir arada taşır.
Modern kültür bunu unutturmaya çalışır. Unutan insan daha kolay yönetilir. Değerini dışarıdan alan, içini ihmal eder. Yüreğini ihmal eden ise sevmeyi yük sanır. Sevdayı yük sayan bir çağda en büyük direniş, hâlâ birini özleyebilmektir.
İnsan bazen fakir değildir, sadece özlenmemiştir. Değersiz değildir ve belki de sadece sevilmemiştir.
Birinin durup gözünün içine bakmasına, adını yavaşça söylemesine ihtiyaç duyar.
O an dünya yavaşlar, kalp kendini hatırlar.
Belki de en büyük itiraz, insanı cebine bakmadan sevebilmektir. Özlemi ayıp saymadan taşımaktır.
Çünkü bazı zenginlikler vardır, parayla artmaz.
Bazı aşklar vardır, yoklukla küçülmez.

Murat İLERİ