NEREDE NEREYE:.GENELEV PATRONİÇESİNİN VERGİ REKORTMENİ OLDUĞU YILLAR GERİDE KALDI ARTIK!

Türkiye’de vergi rekortmenleri listesi açıklandığında, ekonominin hangi alanlarda güçlendiğini görmek için oldukça çarpıcı bir tabloyla karşılaşıyoruz. 2024 yılı verilerine göre, listede adeta teknoloji ve savunma sanayimizin yükselişi göze çarpıyor.

Abone Ol

Dördüncü sırada Rahmi Koç var. 2023’te 480 milyon TL vergi ödeyen Koç, 2024’te bu rakamı 757 milyon TL’ye çıkarmış. İkinci sırada ise Haluk Bayraktar bulunuyor; 2023’te 1,68 milyar TL vergi öderken, 2024 yılında tam 2,52 milyar TL ile listede yerini sağlamlaştırmış. Üçüncü sıradaki isim ise açıklanmak istememiş. Ama birinci sıraya geldiğimizde karşımıza Selçuk Bayraktar çıkıyor. 2023’te 1,95 milyar TL vergi öderken, 2024’te tam 2,77 milyar TL ile listenin zirvesini kapmış durumda.

Bu rakamlar yalnızca servet veya gelir göstergesi değil; aynı zamanda ülkenin ekonomik önceliklerini ve hangi sektörlerin yükselişte olduğunu gösteriyor. İlk iki sıradaki isimlerden anlaşılacağı üzere, Türk savunma sanayisi sadece teknolojik başarılarıyla değil, ekonomik katkılarıyla da karşılığını alıyor. Yükselen bu sektörler, vergi rekortmenleri aracılığıyla ülkenin ekonomik dinamiklerini de gözler önüne seriyor.
Geçmiş yılların listeleriyle karşılaştırıldığında, bugünleri görmek bir şükür sebebi. Vergisini eksiksiz ödeyen, ülkesine katkı sağlayan girişimciler sayesinde ekonomi güçlü adımlarla ilerliyor. İşte Türkiye’nin yükselen yüzü: Vergisini ödeyen, üretim yapan, sektörüyle hem istihdam hem ekonomik katkı sağlayan isimler…
Ve biz, bu tabloyu gördükçe, genelev patronicesi Manukyan'ın vergi rekortmeni olduğu yılları hatırladıkça “Nerede nereye?” sorusuna hayranlıkla yanıt veriyoruz.

XXXXX

DEĞERLERİMİZİ ÇİĞNEYEN SÖZDE “SANATÇILAR”A DUR DİYECEK MİYİZ?

Son günlerde sahne dünyasında yaşanan “görsel şov”lar, artık sadece eğlenceden ibaret değil; toplumun ortak değerlerine doğrudan saldırı hâline geldi. Hadise’nin son paylaşımı tam da bu tartışmanın merkezinde: Masanın üstüne çıkıp, elinde tespih, ayaklarının altında hurma ile poz vermek.

Sahneye yatakla çıkıp yarı çıplak performans sergileyen, değerlerimizi hiçe sayan ve bunu hayat felsefesi hâline getiren şöhretler var. Ama unutmayın, Türk toplumunda masaya ayakkabıyla basılmaz, sofraya dualarla başlanır ve elhamdülillah diyerek kalkılır. Peki biz ne yaptık? Maalesef, değerlerimize çiğneyenleri alkışlayan bir topluma dönüşmekteyiz.

Sanatçı görünümlü alüminyum folyoların şarkıları beş para etmeyince değerlerimize saygısızlık yapmasını daha ne kadar izleyeceğiz? Hadise'nin son paylaşımını gördünüz mü? Masanın üstüne çıkmış, elinde tespih ve ayaklarının altında hurma ile poz vermiş hanımefendi. Sahneye yatakla çıkıp yarı çıplak şov yapan, hayat felsefesi olarak böyle bir şovculuğu pazarlayan bir zihniyetten zaten bir şey beklemiyoruz.

Düşünün bir: Ayaklarının altına aldığı şey Nutuk olsaydı ne olurdu? Hep birlikte ayağa kalkar, tepki gösterirdik. Hakkıdır! Çünkü Atatürk’ün eserlerine, tarihimize ve kültürümüze saygı göstermek, hepimizin ortak sorumluluğudur. İşte tam da burada, “sanatçı” diye adlandırılan bazı isimlerin gerçek yüzü ortaya çıkıyor: Değerlerimizi çiğneyen, orta yaş sendromuna yakalanmış şöhret fukaraları!

Gerçek sanatçı kimdir? Neşet Ertaş gibi sahneye çıkarken saygıyı gözetendir. Sahnedeyken "Ceketi çıkarabilir miyim?” diye soran, toplumun değerlerini hiçe saymayan, şov yerine özüyle büyüyen sanatçıdır. Şöhret, değerleri çiğneyerek değil, koruyarak kazanılır.

Ve gün gelecek, değerlerimize ayak basan bu şöhret fukaraları unutulacak; adları dahi hatırlanmayacak. Ama tarih ve toplum, saygıyı bilen, kültürüne sahip çıkan gerçek sanatçıları asla unutmayacak.

Artık soru şu: Değerlerimize çiğneyen bu “sanatçılara” ne kadar daha sessiz kalacağız?