O an anlarsın ki, kader yalnız bırakarak konuşur insanla.
İşte her yalnızlık,bir fark edişin başlangıcıdır aslında.
Bazen öyle anlar gelir ki…
Hayat,seni sessizce bir köşeye bırakır.
Ne bir dost sesi kalır yanında,ne bir umut kırıntısı.
Elini uzatırsın,ama tutacak bir el bulamazsın.
İşte o an anlarsın ki; yalnızlık,ceza değil, bir imtihandır.
İnsanoğlu,doğarken ağlar,ölürken susar.
Çünkü yaşamak, arada kalmaktır.
Bir yanda hayallerin, bir yanda kaderin.
Sen çabalarsın;o, yazılanı yaşatır.
Ama bir gün gelir, kendi gözyaşını silerken bulursun kendini.
O an, fark edersin, seni ayakta tutan, seninle yürüyen görünmeyen bir el vardır.
İçinde sitemle karışık bir dua yükselir:
“Rabbim,bu kadar Yalnızlık neden ?”
Ama cevabı sessizliğin derinliğinde gizlidir.
Belki de,yalnız bırakılman,hakikati duyman içindir.
Çünkü kalabalıkta sesini bulamaz insan.
Ancak sessizlikte duyulur kalbin fısıltısı.
Hayat,doğumdan ölüme uzanan bir yoldur.
Bu yolda kaybolan da sensin,yolun kendisi de…
Ama yine de, bazen yaşadığın şeyler seni utandırır.
Ama bil ki hiçbir utanç,yaşamanın anlamını silemez.
Ölüm yakın hissedilir bazen,
ama asıl ölüm, içindeki ışığın sönmesidir.
Yalnızlık…
Belki de Yaradan’ın en sessiz tebliğidir.
İnsana der ki:
Sen, Benimle var oldun.
Kimsesiz kaldığında da Ben oradayım.
İşte o an anlarsın...
Kader,seni asla terk etmemiştir.
Sadece sana kendini anlatıyordur.
Belki de insan,en çok yalnız kaldığında Allah’a yaklaşır.
Murat İLERİ