O ışığın bizi hayata taşıyacağını sandık.
Meğer sadece beklemekmiş.
Meğer sadece sabırmış.
Anlamak geç oldu Bu gerçeği.
Ama yine de, başlangıç güzeldi.
Her şey taze bir begonya güzelliğindeydi.
Yollar uzun olsa bile, içimizi ısıtıyordu güzellikler .
Bir söz yetiyordu mutlu olmaya.
Bir gülümseme yetiyordu hayal kurmaya.
Dünya bize sonu olmayan bir rüya gibi geliyordu.
Zaman geçti elbette.
O beklediğimiz mutluluk gelmedi.
Geldiğinde de bizi bizden aldı.
Rüyaların da, geceye ait olduğunu gündüzlerde öğrendik.
Gündüz dediğimiz şey, yorulmuş kalplerin omuzlarında duran ağır bir gerçekti.
Aşk böyle bir şeydi.
İnsanı önce büyütür.
Sonra inceltir.
Sonra da kırardı.
Başlangıcı zaten ateşti.
Sonu her daim sessizlik.
Sonuç olarak, bir dokunuş her şeyi güzelleştirir.
Bir ayrılık ise, her şeyi darmadağın edebilirdi.
Özlem daha başka.
Sessiz bir yaradır.
İnsanı içinden çeker.
Bir gül kokusunda saklanır.
Bir şarkıda yankılanır çoğu zaman.
Bir fotoğrafa tutunur.
Gün biter ama özlem bitmez.
İnsan, olmayan bir sarılmanın hayaliyle uyur.
O hayalin eksikliğiyle uyanır.
Yine de, kalp hiç unutmuyor.
Unutmak istese de unutmuyor.
Çünkü her insanın içinde bitmeyen bir sokak var.
O sokakta adımları kalan birisi var.
Sesimizi duymayan, ama içimizde hep konuşan biri.
Gidene alışmak kolay değil.
Kalanın yükü daha ağır.
İnsanın içi bazen kendine dar geliyor.
Bu ağırlığın adını çok şeyle açıklar.
Ama kalbin dili başkadır.
Kalp, adını koyamadığı şeylere ağlar.
Sessizce ve sakince...
Kimse duymadan ve kimse görmeden.
Tasavvuf, kalbin yarasını perdeyle anlatır.
Perde ağırsa insan da ağırlaşır.
Perde kalkınca kalbin nefesi açılır.
Aşk o zaman temizlenir.
Özlem o zaman yumuşar.
İşte o an, insan acısını bile şefkatle taşır.
Umut bazen ışık olur.
Bazen gözümüzün önünde duran bir gölge.
Görmemiz gerekenleri saklar.
Unutmamamız gerekenleri susturur.
Rüyayı bu yalanı biraz daha uzatır.
Gerçeği uyanana kadar erteler.
İçimizdeki o sessizlik bugün başka fısıldıyor.
Hiçbir şey rüya gibi değil.
Hatta rüyalar bile...
Aşk yaradır ama aynı zamanda sığınaktır.
Özlem acıdır ama aynı zamanda bağdır.
Kalp yanar ama küle dönmez.
İnsan kırılır ama dağılmaz.
Yol yine devam ediyor.
Daha derin yaralarla.
Eksik kalan cümlelere.
Kaybolan hayallere...
Çünkü rüya bitse de hayat kalıyor.
Aşk uzaklaşsa da izi kalıyor.
Özlem büyüse de, insan ayakta duruyor.
Belki de mesele rüyayı sevmek değil.
Gerçeğin içinde kalbinin sesini duyabilmek.
Çünkü bazı yollar rüyaya çıkmaz.
Bazı yollar insanın içindeki sonsuzluğa çıkar.
Murat İLERİ