ZONGULDAK

Sandıktan Mantık Çıkarmak...

Abone Ol

Dünyanın her yerinde seçimler aynı yöntemle yapılır. Adaylar belirlenir, seçim çalışmalarına zaman tanınır, her aday kendini anlatır, yapacaklarını sunar, seçmen de bu sunumlardan kendine bir yorum çıkarır ve gider oyunu kullanır. Bu normalde böyledir, ama gerçekte böyle midir? Bu tartışılır.
Bizim gibi ülkelerde durum biraz farklıdır: Bizler adayın yaşına bakarız, kaşına bakarız, memleketine bakarız, “seçilirse bana ne gibi faydası olur ?” a bakarız, birini kıskanır inat olsun diye karşı tarafı seçeriz, bir an önce oy verme işlemi bitsin diye kafadan ilk üç veya dördü işaretler çıkarız, adayın arkadaşlarına bakarız, içkisine, kumarına , namazına bakarız… Kısacası seçeceğimiz adayın yeteneklerine hiç bakmayız, çünkü kendimize veya ülkemize hayırlı bir siyasetçi seçmek gibi bir derdimiz yok ki!
Adayımız seçildikten sonra da ne kadar özel sorunumuz varsa çözmesi için baskı yaparız ve vermiş veya vermemiş olduğumuz oyumuzun da hesabını sorar, ha bire yüzüne vururuz, “Bir daha ki seçimde sen görürsün” diye de tehditler savunuruz. Aslında burada her iki tarafta suçludur çünkü; seçilmek için zemheri ayında kiraz vaat edilircesine olmayacak vaatlerde bulunuruz, seçenler de nedendir bilinmez her seçim döneminde bu yalanlara kanar ve oyunu verir, olmayacak dualara inanarak olmadık beklenti içine girer, beklentileri de olmadı mı yandı gülüm keten helva!
Bu tip seçim mantığı üzülerek belirtmek gerekirse sadece bizim ülkemizde var ve başka da örneği yoktur. Bu nedenle diyorum ki sandıktan mantık çıkmasını beklemek çok doğru bir yaklaşım olmaz, olamaz. Henüz fert- birey olma yolunun başındayız sanırım, bu nedenle içimizdeki padişahlık arzusunu bir türlü yıkamadık, her seçim döneminde kendimize bir padişah seçme eğilimimiz hep ağır basar ve sandıktan mantık çıkmaz, çıkamaz. Bu durum tüm partilerimizde var, hiçbir parti ayrımı yapamıyorum, kıstas gösteremiyorum. Buna marjinal partiler de dahildir.