Sessiz Odaların Tanığı...

Gece indiğinde dünya küçülür,insan büyür.Odalar daralır, tavan alçalır, düşünceler ise ölçüsüzce genişler.

Abone Ol

İnsan,kendi zihninin içinde uzun bir koridora bırakılır. Kapılar vardır bu koridorda;bazıları hiç açılmamış, bazılarıysa açıldığında kapanması unutulmuş.
Uykunun gelmemesi bir tesadüf değildir; gece,insanı serbest bırakmaz,sorguya çeker.
Zihin,karanlıkta düzenini kaybeder gibi görünür ama aslında en disiplinli hâline ulaşır.
Gün boyunca bastırılan her his, burada sıraya girer. Suçluluk, özlem, pişmanlık ve adı konmamış bir açlık, aynı masanın etrafına oturur. İnsan,hâkim de olur sanık da.Verilecek karar bellidir ama kararın ağırlığı sabaha bırakılır.
Açlık burada başlar. Ekmekle,suyla ilgisi olmayan bir eksikliktir bu.
İnsan,kendine yetemediğini fark eder.Bir şeye tutunmak ister ama neye tutunacağını bilemez.
Bu hâl,iradeyi zayıflatmaz;aksine insanın haddini hatırlatır.
Tasavvufun kapısı tam da bu noktada aralanır.Gücün yetmediği yerde teslimiyet konuşur.
Özlem,gecenin en sadık refakatçisidir. Kime duyulduğu çoğu zaman belirsizdir.Bazen geçmişe,bazen hiç yaşanmamış bir ihtimale,bazen de sadece huzura yönelir.
İnsan,beklediği şeyin gelmeyeceğini bildiği hâlde beklemeye devam eder.
Bu bekleyiş bir umut değil,bir mecburiyettir.
Kalp,zaten boş duramaz.
Gece ilerledikçe düşünceler yabancılaşır.
İnsan kendi hayatına uzaktan bakar. Yaşadıkları ona aitmiş gibi durmaz. Bu kopuş,bir savunma değil;bir uyanıklık hâlidir. Kendi varlığını sorgulayan insan,ilk kez gerçekten yaşamaya yaklaşır. Anlam,tam da bu rahatsızlıkta kendini belli eder.
Tasavvuf,burada fısıldar. İHer yük taşınmak zorunda değildir.Her soru cevap istemez. Bazen sadece durmak gerekir. Kalbin susması değil,dinlemesi makbuldür.
İnsan,kendini merkeze koymaktan vazgeçtiğinde hafifler.Bu vazgeçiş bir kayıp değil,bir yerini bilme hâlidir.
Sabah yaklaştığında gece tamamen çözülmez.
Sorular cevap bulmaz,özlem bitmez,açlık dinmez. Buna rağmen insan farklı uyanır.
Aynı bedende ama başka bir farkındalıkla.
Gece,onu cezalandırmamıştır; terbiye etmiştir. Karanlık,yol göstermiştir ama yönü seçmek yine insana kalmıştır.
Gece,kaçılacak bir boşluk değil; geçilmesi gereken bir eşiktir.Bu eşiği her geçen,biraz daha eksilir ama eksildikçe hakikate yaklaşır.
İnsan,sonunda şunu anlar:Aradığı şey dışarıda değil,teslim olduğu yerde beklemektedir.

Murat İLERİ