Artık savaşların topla-tüfekle kazanılması modası çoktan geçti, hem çok maliyetli ki bu şekilde yapılan savaşlarda hiçbir tarafın kazançlı çıkmadığını, her iki tarafında az yada çok kaybettiğini yaşayarak öğrenen emperyalist dünya-ki kendilerini dünyanın egemenleri diye tanımlıyorlar- topla-tüfekle savaşmak yerine en başarılı ve kazançlı savaş olan ekonomik savaşları başlattılar, ne yazık ki bu senaryoyu gözümüzün içine soka soka uygulayan bu sözde egemenler, hükmettikleri toplumlarda da epeyce yandaş bulabiliyorlar, bu yandaşlar genellikle o ülkedeki söz sahibi kesimlerdir.
Ekonomide katma değer yaratan dört unsur vardır:
1. Yeraltı zenginliğiniz.
2. Yerüstü zenginliğiniz (Tarım ve Hayvancılık)
3. Sanayiniz,
4. Turizm geliriniz.
Bunların dışında hiçbir kalemde katma değer yaratamazsınız.
Yeraltı zenginliğiniz olan maden ve petrolünüz varsa çıkarır satarsınız, karşılığında diğer ihtiyaçlarınızı giderirsiniz, her ne kadar yeraltı zenginlikleri tükenen bir enstrüman olsa da akıllıca çıkarıldığında ve pazarlandığında masaya yumruğunuzu vuracak kadar söz sahibi olursunuz yani tam bağımsız bir ülke gibi davranırsınız ve de zengin olduğunuz için her dediğiniz dünya genelinde kanun yerine geçer, örneğin : fakir bir ülke insanlarına saldırıp onları topyekûn ortadan kaldırsanız bile soykırım yapmış olmazsınız, bunun tersi de söz konusu; hiçbir suçunuz-günahınız yoktur sırf toplumunuzun geleceğini karartanlara karşı geçmişte bir kargaşa yaşadınızsa soykırımla suçlanırsınız ve bu dünya genelinde bir kabul görür, çünkü bunu ileri sürenler zengin, sen tam bağımsız değilsin.
Yerüstü zenginliğiniz de yukarıdaki gibidir; salarsın ineği çayıra Mevla'm kayırır sağarsın-işlersin fazlasını satarsın diğer ihtiyaçlarını giderirsin, piyasayı da sen belirlersin, ne kokarcalar elini kolunu sallaya sallaya sınırlarınızdan girer fındığınızı yok ederek dünyadaki egemenliğinizi bitirir, ne de şap hastalığı ile savaşmak zorunda kalırsınız, yeter ki siz bağımsız bir ülke olmanın faydalarının farkında olun.
Sanayi ve turizm de aynı yöntemle bakıldığında tam bağımsızlık için önemli kalemlerdir amma velakin; ülkemizde –üzülerek belirtmeliyim ki- yeraltı zenginliğimizde inisiyatif bizden çıkmak üzere, yerüstü tarım ve hayvancılıkta da yeterince potansiyelimiz olmasına rağmen kaymak yiyemiyoruz, sanayi ve turizmde zaten yeterli durumda değiliz.
İşte tüm bu nedenle tam bağımsızlığın yolu Zonguldak gibi katma değer yaratan mukaddes vatan satıhlarından geçer ki tüm vatan sathında bu değerlerimiz fazlasıyla olmasına rağmen; kömürü ithal ediyoruz, ineği- samanı ithal ediyoruz, sanayide zaten her yanımız ithal ürünlerle dolu, kendi üretimimiz yok denecek kadar az, turizm de ise gerçekten nal topluyoruz, siz bakmayın şatafatlı açıklanan istatistik sonuçlara, siz bakmayın GSMH sonuçlarına gerçekler acıdır ama gerçektir.
İşte tüm bu nedenlerle ve hamaset yapmadan diyebiliyorum ki ;” Tam Bağımsızlığın Yolu Zonguldak’tan geçer!”