Teslim Olmanın Ferahlığı...

Gece,kentin üstüne sessizce çökmüştü. Sokak lambaları sarı bir hüzün gibi yanıyor,rüzgâr ara sıra perdeleri kımıldatıyordu. İçimde bir yorgunluk vardı.

Abone Ol

Bedenimden çok ruhumu tüketen bir yorgunluk.
Bugün de koşmuştum.
Hem de yıllardır olduğu gibi…

Hep bir yerlere yetişmeye çalıştım.Hep bir şeylerden kaçmaya. Sanıyordum ki,ne kadar hızlı olursam,hayat beni o kadar az yoracak.

Ama olmadı!...
Gecenin bilmem kaçında,kimselerin olmadığı bir odada bağdaş kurup otururken fark ettim.
Ne aradığını bulabilmişim,ne de kaçtıklarımın izini silebilmişim.
Koca bir boşlukla kalmışım baş başa.

O an,şaşırtıcı bir ferahlık çöktü içime.
Çünkü savaşmayı bıraktım.Hayata, yüklerime,yaralarıma, eksikliklerime “tamam” dedim.
İşte o “ tamam ”, öylesine güçlü bir kelimeydi ki,bütün telaşlarımı susturdu.

Teslim olmak bazen en büyük direniştir aslında.
Çünkü insan,kendi sınırlarını kabullendiğinde özgürleşir. Yetişemediğini bırakmak,aradığını bulamamayı kabul etmek, kaçamadıklarınla yüzleşmek...
Hepsi birer zaferdir.

Anladın ki;gerçek huzur,hiçbir koşunun sonunda değilmiş.
Gerçek huzur durmayı bildiğinde ve kendi benliğine sarıldığındaymış.

O geceden sonra belki yine koştum,yine kaçtım kendimden.
Ama artık biliyorum ki,hayat teslim olmanın ferahlığında gizli...