Bazen, beynim ile kalbim arasında sıkışıp kaldım.
Nefes alamadığım zamanlarda, kırık dökük şiirlere, yarım kalmış şarkılara, sokakta balon satan işportacılara sığındım.
Bir zaman sonra, kalbimin sesini dinleyemez oldum.
Kızdım, hatta kendime küstüm.
O yüzden, ben de vazgeçmeye karar verdim.
Önce senden, sonra senin karşılıksız sevginden, daha sonra da,sana ait ne varsa her şeyden vazgeçtim.
Ne kadar, acısa da yüreğin hatta kurusa da,gözyaşlarının pınarları, insan bir yerde de, vazgeçmeyi bilmeli.
Daha düne kadar, dost zannettiklerin, onsuz yaşayamam dediklerin, sen varsan ben de varım dediklerin ... Şimdi neredeler?
Bir bilinmezin, yarım kalmış hatıraların içindeler.
Bu masalın, bir kahramanı var.
O da sensin aslında.
Ama sen, bu gerçeğin farkında değilsin.
Zannediyorsun ki, aşk onun gözlerinde daha anlamlı,sevgi onun diğer adı.
Ben kelimelerin efendisi olarak derim ki; sevdiğin, hani o değer verdiğin, sana huzurdan fazla acı veriyorsa eğer, seni güldürdüğünden daha çok ağlatıyorsa, en ihtiyaç duyduğun zamanlarda, seni yapayalnız ortada bırakıyorsa, artık ondan da, onun sevgisinden de vazgeçme zamanın çoktan gelmiştir.
Çünkü yolun sonunda perişan olacaksın.
Pişmanlıklar denizinde her gün boğulacaksın.
Ölmek için Allah'a yalvaracaksın ama sürüneceksin.
İşte bu yüzden, yolun sonunda mahvolmaktansa, yolun ortasında vazgeçmek en iyi seçimdir.
Sen, hiç kimsenin açığını kapatmak zorunda değilsin.
Onu öylece kabullenmek, dünyanın en ahmak kararıdır.
Sen birisinden vazgeçtiğin için, ölmezsin elbette.
Ama ,onu öylece kabullendiğin için, bir ömür boyu onun kölesi olarak yaşarsın.