Tarihe “Kazıklı Voyvoda” olarak geçen Vlad III Tepeş, 15. yüzyılın en tartışmalı hükümdarlarından biri olarak hem korkunun hem de direnişin simgesi haline geldi. Peki Osmanlı tarihine Fatih Sultan Mehmed dönemiyle adı sıkça anılan bu Eflak Voyvodası nasıl öldü, gerçekten Osmanlı ordusuyla yapılan bir çatışmada mı yaşamını yitirdi, yoksa kendi halkının ihanetine mi uğradı? 2025 itibarıyla hâlâ netleşmeyen bu ölüm hikayesi, tarihçiler arasında farklı yorumlarla tartışılmaya devam ediyor.
Vlad Tepeş’in Son Savaşı ve Ölüm Anı
Tarihî kayıtların çoğuna göre Vlad Tepeş, 1476 yılının Aralık ayında Eflak topraklarında Osmanlı kuvvetleriyle yapılan bir çatışmada öldürüldü. Bazı kaynaklar, Vlad’ın kendi ordusundaki askerler tarafından yanlışlıkla Osmanlı askeri sanılarak öldürüldüğünü ileri sürerken, bazıları da Osmanlı komutanı Hadım Ali Paşa’nın birlikleriyle giriştiği çarpışmada hayatını kaybettiğini öne sürüyor. Olayın ardından Vlad’ın başı kesilerek Fatih Sultan Mehmed’e gönderildiği ve “düşman voyvoda öldürüldü” mesajıyla birlikte İstanbul’a ulaştırıldığı rivayet edilir.
Ölüm yeri olarak bugünkü Romanya sınırlarında yer alan Snagov bölgesi gösterilmekte; ancak mezarının tam olarak nerede bulunduğu hiçbir zaman kesinleşmedi. Bazı araştırmalar, Vlad’ın cesedinin Snagov Manastırı’na gömüldüğünü iddia ederken, yapılan arkeolojik kazılarda kesin bir kanıta ulaşılamadı.
Fatih Sultan Mehmed’in 1462 yılında Eflak seferine çıktığı dönemde, Vlad Tepeş Osmanlı’ya bağlı bir voyvoda olarak görevlendirilmişti. Ancak daha sonra Osmanlı’ya karşı bağımsızlık girişiminde bulunmuş ve bu isyan sırasında büyük katliamlar gerçekleştirmişti. Bu nedenle Osmanlı belgelerinde Vlad Tepeş, “fitne çıkaran voyvoda” olarak anılır. Onun ölümü, hem Osmanlı kaynaklarında hem de Avrupa tarih yazımında “fetih sultanının intikamı” olarak nitelendirilmiştir.
Vlad Tepeş’in ölümüne dair efsaneler, onun korku kültüründe kalıcı bir figür haline gelmesine neden oldu. “Kazığa oturtma” yöntemiyle düşmanlarını cezalandırması, daha sonraki yüzyıllarda Drakula karakterinin doğuşuna ilham verdi. Ölümüyle ilgili belirsizlikler, Vlad’ı tarihte yalnızca bir savaşçı değil, aynı zamanda bir efsane haline getirdi.