Ahlakta zelzele, siyasette zelzele, bilimde zelzele, sanatta zelzele, kısacası sarsıntı, sallanma, titreşim gibi bir çok konuda oluşan olaylara eskiden zelzele deniyordu ancak Türkiye’mizde bilimde oluşan zelzelenin dünyada bir örneği yok, bu konuda daha öncede çok yazılar yazan birisi olarak artık bu konularda bir şeyler yazmak istemiyordum ama ne zamanki bazı kişilerin deprem bilim adamlarına “herbokolog” diye hitap ettiğini görünce hem üzüldüm, hem de ayıpladım ama bu deyimi hak eden yok mu?
Elbette var ve birçok defa ben de dile getirdim ama herbokolog deme cüretini göstermedim çünkü bu doğru ve ahlaki bir yaklaşım değil, tabi bilim adamı diye orta yerlerde ellerinde çubuklarla kanal kanal gezenlerin açıklamaları da bu tip seviyesizliklere prim vermekte olduğunu belirtmek isterim.
Bilmem kaçıncı baskıdır ve tekrar ediyorum: depremler konusunda ne kadar uzman olursa olsun hiç kimse depremlerin yeri ve şiddeti konusunda öngörüde bulunamaz, bulunursa bilim adamı değil şovmen olur. .Daha önce bu tip çıkışlar oldu ve ne yazık ki işin bilimsel yanından çok ticari yanı daha ağır bastı, bunu basit bir araştırmayla gördük, zaten bu tip açıklamalar sadece bizim ülkeye mahsus olduğundan hiçbir bilgisi olmayanlar da çıkar sana “herbokolog” der ve sesin çıkaramazsın, senin hakkını yine seni eleştiren bizler savunmak zorunda kalırız.
Daha dün yaşadığımız depremlerin hiçbir sürprizi yoktur ve her şey olağan mecrasında seyretmektedir, hiçbir bilimsel görüş o bölge için bir öngörüde bulunmamış olmasına rağmen soytarı medya yine birilerini ön plana çıkarma gayretine girerek: “…. Bilim adamı daha önce uyarmıştı” gibi süsleme zelzelesine girdiler.
Türkiye gibi deprem kuşağında olan yerlerde deprem öngörüsünde herkes bulunabilir ve mutlaka attığını tutturma olasılığı yüksektir, hele bu bilim adamı sıfatını taşıyorsa bir gün mutlaka kahraman olarak karşımıza çıkacaktır, bu tip olayların sürece zerre kadar katkısı olmadığı gibi toplumu afyon gibi uyutmaya devam ederler ve bizler her depremde can ve mal kaybetmeye devam ederiz.
Ülkemizin kaderi depremler, doğal afetler vs. değil ülkemizin kötü kaderi her alanda kötü yönetilmesidir.