Sen gittin, adın ve sesin kaldı.  Daha yirmi yaşındaydın, hayatının baharında.

Kahbe ve namertce şehit edildin. 

Şenay Aybüke Yalçın...Bir müzik öğretmeninden daha çok şey, ifade ediyordun... 

Sana,"Gitme ardında gözü yaşlı sevdiceğini bırakma" demiştim.
Ben Öğretmen oldum, bir nesli yetiştirmek de benim görevim. demişti. 
Adı gibi, bir kardelen, erdemli yiğit bakışlı, benim zeytin gözlü bakışlımdı. 

Nihayet, güzel Anadolu'ma Batman'ıma, ( Kozluk'a) emânet etmiştim seni. 

Sen söz yazarısın, ben de O sözleri notaya, nakarata döken, Öğretmenim derdin. 

Kuzuların meleyen sesinde, araların vızıltısında, çağlayanların haykırışındaydın.
Benim kara gözlümdün.

Söz vermiştin, söz vermiştik. 
Kuşların cıvıltısında, dalgaların seyrinde, masum bir çocuk edasında, sana sarılacaktım. 
Mağusa limanında buluşacaktık. 
Belki Halikarnas balıkçısı gelemezdi, ama sana Nazım Hikmet'den şiirler okuyacaktım... 

Yedi bıçak yarasına, dayanamaz ki , öpmeye doyamadığım güzelliğine şiir yazamadığım bedenin... 

Zeytin karası gözlüm, Aybükem... 
Seni Öldüren de, yoktur Din iman. 

Murat İleri

I M G 20240102 W A0019