1970 yılında, işçilerin sendikal haklarını gasp eden yasa tasarısına karşı yüz binlerce emekçi, kadınları ve çocuklarıyla birlikte alanlara döküldü. Bu büyük yürüyüş, sadece bir yasa tasarısına karşı değil; sermaye ile devlet iş birliğinin işçi haklarını sistematik biçimde nasıl yok saydığına karşı güçlü bir tepkiydi.

SENDİKAL ÖRGÜTLENMEYE YÖNELİK YASAL DÜZENLEMELERİN GERÇEK AMACI ORTAYA ÇIKTI
O dönemde Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilen yasa değişiklikleri, görünürde sendikal düzeni sağlama amacı taşıyordu. Ancak esas hedef, muhalif sendika olarak DİSK’in yükselişini engellemek ve işçilerin özgür örgütlenme haklarını fiilen kısıtlamaktı. Bu sistemli baskı, Türkiye’nin sınıfsal eşitsizliklerinin derinleşmesinde kritik bir faktör olarak kayda geçti.
ORANTISIZ DEVLET ŞİDDETİ VE SIKIYÖNETİM ÖNLEMLERİYLE DİRENİŞE VERİLEN CEVAP
Direniş sırasında işçilerin taleplerine karşılık devlet güçleri orantısız şiddet uyguladı; yüzlerce işçi gözaltına alındı, binlercesi işten çıkarıldı. Olaylar sırasında iki işçi ve bir polis yaşamını yitirdi. Hükümetin sıkıyönetim benzeri önlemleri, işçi hareketinin en temel demokratik haklarının bile “milli güvenlik tehdidi” olarak görülmesinin sembolü oldu.
DİRENİŞİN KALICI KAZANIMA DÖNÜŞEMEMESİ: SENDİKALAR ÜZERİNDEKİ DEVLET BASKISININ UZUN YANSIMALARI
15-16 Haziran direnişi, işçi sınıfının örgütlü gücünü dünyaya gösterirken, bu gücün devlet baskısı karşısında nasıl kolayca zayıflatılabileceğini de ortaya koydu. Olay sonrası DİSK’in faaliyet alanı daraltıldı, işçi eylemleri üzerinde sıkı yasal ve idari kısıtlamalar getirildi. Bugün Türkiye’de sendikalaşma oranının düşük olması, bu baskıcı sürecin somut sonucudur.
15-16 HAZİRAN, SADECE BİR İŞÇİ DİRENİŞİ DEĞİL; DEMOKRATİK HAKLARIN SİSTEMATİK BASTIRILMA HİKÂYESİDİR
Bu direniş, işçi hareketlerinin karşılaştığı sistematik engelleri ve devletin ideolojik aygıtlarıyla nasıl bastırıldığını çarpıcı şekilde ortaya koyuyor. Günümüzde 15-16 Haziran’ı anmak, sadece tarihî bir olayı hatırlamak değil; bugünün toplumsal ve demokratik sorunlarına ışık tutmak, adil bir düzen talebini yükseltmek anlamına geliyor.
15-16 HAZİRAN’IN IŞIĞINDA BUGÜNÜN EMEKÇİLERİNE MESAJ: ÖRGÜTLÜ MÜCADELEDE GÜÇ VAR
Zonguldak Demokrasi Platformu, 15-16 Haziran’ı yaratanları saygıyla anarken; örgütlü mücadele etmenin vazgeçilmezliğini vurguluyor. Emekçi sınıfların bugünkü hak arayışlarına ışık tutan bu tarihi direniş, örgütlü olmanın önemini yeniden hatırlatıyor.
Türkiye işçi hareketinin tarihindeki bu büyük direniş, özgürlük ve adalet mücadelesinin hiç bitmeyen yolculuğunda unutulmaz bir kilometre taşı olarak yaşamaya devam ediyor.