Zonguldak’ta uzun süredir devam eden üst geçit ve köprü tartışmaları, kentte muhalefet anlayışının niteliğini yeniden sorgulatır hâle geldi.

“Üst geçidi yaparsan suç, yapmazsan yine suç” noktasına gelen bu tartışmalar, yapıcı eleştiriden çok refleksif bir karşı çıkış biçimini andırıyor.

Önceki dönem Belediye Başkanı Sayın Ömer Selim Alan’ın 67 yıllık Fevkani Köprüsü’nü yıktırması, Zonguldak’ın kent hafızasında iz bırakan bir karar oldu. Ancak bu karar, muhalefet cephesinde hiçbir zaman kabul görmedi. Köprü yıkıldıktan sonra da aradan geçen zamana rağmen, muhalefetin eleştirileri ve suçlayıcı açıklamaları devam etti.
Köprü yıkıldı, yerine yeni bir kavşak ve yol düzenlemesi yapıldı. Ulaşım açısından bakıldığında, bu düzenlemenin trafiği önemli ölçüde rahatlattığı da gözle görülür bir gerçek olarak ortaya çıktı.

Yeni yol düzenlemesinin ardından yaşanan birkaç trafik kazası, özellikle de ölümlü bir kazanın meydana gelmesi, muhalefetin söylemlerini daha da sertleştirdi. Günlerce yapılan açıklamalarda “üst geçit olsaydı bu kazalar yaşanmazdı” ifadeleri tekrarlandı. Kamuoyunda ciddi bir baskı oluştu.
Bu süreçte devlet devreye girdi. Valilik koordinasyonunda ve AK Parti’nin girişimleriyle bölgede iki adet üst geçit yapılması kararlaştırıldı. Üst geçitlerden biri tamamlandı ve hizmete açıldı.

BU KEZ DE “BEĞENMEDİK” ELEŞTİRİSİ
Ancak tartışmalar burada da bitmedi. Üst geçit yapıldıktan sonra bu kez “beğenmedik” eleştirileri yükseldi. Kimi estetik bulmadı, kimi işlevsiz olduğunu iddia etti. Hatta sokakta karşılaşılan vatandaşların bile “köprü güzel değil” şeklindeki gerekçeleri, tartışmanın ne kadar öznel bir noktaya taşındığını gösterdi.
Ortaya çıkan tablo şu soruyu kaçınılmaz kılıyor:
Üst geçit yapılmasaydı suçtu, yapıldı şimdi yine suç. Peki doğru olan ne?
Muhalefet, her şeye kategorik olarak karşı çıkmak değildir. Muhalefet; eksik varsa göstermek, yanlış varsa düzeltmek, doğruya katkı sunmak demektir. Sırf muhalefet etmek adına yapılan eleştiriler, ne kente ne de demokrasiye katkı sağlar.
Bugün Zonguldak’ta yaşanan talihsizlik tam da budur. Yapılan her hizmetin, her adımın, her kararın otomatik olarak hedef alınması, muhalefeti yapıcı olmaktan uzaklaştırmaktadır.

GÜLSEM Mİ, ÜZÜLSEM Mİ? İKİLEMİDEYİM

Ortaya çıkan manzara karşısında insan ister istemez “güleyim mi, üzüleyim mi?” ikilemine düşüyor. Çünkü eleştiri var ama çözüm yok; itiraz var ama alternatif yok.
Zonguldak’ın ihtiyacı olan şey, her koşulda karşı çıkan bir anlayış değil; kentin yararını önceleyen, yapıcı ve sorumluluk sahibi bir muhalefet anlayışıdır. Aksi hâlde “yapsan da suç, yapmasan da suç” kısır döngüsü, kentin gelişimini gölgelemeye devam edecektir.