2002 yılında başlayan Recep Tayyip Erdoğan rüzgârı 2020 yılına gelindiğinde de aynen devam ederken, 2023 yılında yapılacağı açıklanan genel seçimlerin “Erken seçim” borazanlığıyla muhalefet kanadının yıpratıcı bir o kadar da sert eleştirilerine rağmen tek başına iktidara gelebilecek bir parti maalesef Erdoğan haricinde yok.

CHP her seçimde aldığı ağır yenilgilere rağmen Kemal Kılıçdaroğlu’ndan vaz geçmiyor bu da AK Parti’nin işini kolaylaştırıyor. Kemal Kılıçdaroğlu olağanüstü kurultaylardan sürekli galip çıkıyor, güven tazeliyor ama genel seçimlere gelindiğinde hezimete uğrayarak boyunun ölçüsünü alıyor ama yine de aynı hırsla saldırmaya devam ediyor.

“Halktan karşılığım bu kadar” demiyor.

 Hırslandıkça hırslanıyor ama tokat üstüne tokat yiyor.

CHP’de ne kadar Kemalist sosyal demokrat siyasetçi varsa etrafından temizleyen ve tek lider olma hevesinden vaz geçmeyen Kılıçdaroğlu yıllardır partisinin başında olmasına rağmen yüzde olarak 25-26’lardan yukarı çıkamıyor, hal böyle olunca da birileri çıkıyor ve İNCE siyasetiyle başkaldırıp meydan okuyor.

İstanbul’da ekmek zammı onaylandı! Zonguldak’ta ne olacak? İstanbul’da ekmek zammı onaylandı! Zonguldak’ta ne olacak?

İNCE’DEN  “BİN GÜNDE MEMLEKET HAREKETİ”

CHP sancılı bir şekilde yıllardır Kemal Kılıçdaroğlu ile bir türlü beklenen başarıyı bulamazken, şimdi de Kemal beyle bir türlü yıldızı barışmayan Muharrem İnce, 13 Ağustos Perşembe günü kameraların karşısına geçerek “Bin günde memleket hareketi” başlattıklarını duyurdu ve şu can alıcı kelimeleri kullandı.

“Türk seçmeni tutucu da değildir. Yüzde 80'i değişkendir. Ben inanıyorum ki, Ecevit'in yüzde 42'si mümkündür, 50+1 de mümkündür. Bizim hareketimizin amacı umutsuzluğu yok etmek, çıkış yolu göstermektir. Türkiye'nin barışmaya, üretmeye ve adil bölüşmeye ihtiyacı vardır. Hareketin adı 'bin günde memleket hareketidir.' Bu hareket gücünü de, finansmanını da, yönünü de milletten alacaktır. Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde nasıl millet bizi finanse ettiyse yine edecektir. Bin Günde Memleket Hareketi'ni 4 Eylül'de başlatıyoruz. Bu hareket ırk, din, dil ayrımcılığına şiddetle karşı çıkacaktır. Kadına şiddet ve çocuk istismarına en yüksek sesle karşı çıkacaktır.”

Bu hareket tutar mı tutmaz mı önümüzdeki günlerde görülecek ama Recep Tayyip Erdoğan’ı yıkmak o kadar kolay görünmüyor. Muharrem İnce’nin hesabı “Evdeki hesap çarşıya uymaz” misali olacak gibi geliyor. Yüzde 50’nin üstünde oy alan AK Parti’de sistem tıkır tıkır işliyor üstelik kökü de ülke geneline yayılmış durumda.

Türkiye’de seçim kazanma şansı 1946’dan bu yana sıfır olan CHP sene 2020 yılına gelindiğinde aynı sancıyı yaşamaya devam ediyor. Zonguldak’lı gazeteci Cem Küçük’ün Türkiye Gazetesinde yazmış olduğu köşede bahsettiği gibi Türk toplumu 1950’den beri sosyal demokrat siyasi bir partiyi ve liderini tek başına iktidar yapmadı. Solda “Karaoğlan” rahmetli Ecevit mumla aranıyor.

Kemal Kılıçdaroğlu ile çıkış bulamayan CHP, Muharrem İnce ile ne yapar sadece sola zarar verir az da olsa bölünmeye sebep olur. Demokrasiye inanmış ve tecrübeli, ne yaptığını iyi bilen Türk seçmeni her zamanki gibi ince hesabı yırtar atar, veya Kemal Ağa’ya iyi bir ders verir tahtından indiriverir. Solun içinde HDP ile dirsek teması içinde olmayı içine sindiremeyen gerçek Atatürkçü binlerce bilinçli seçmen olduğu unutulmamalıdır.

Türk halkı yıllardır gönülden bağlandığı ve iktidar yaptığı Recep Tayyip Erdoğan’dan vaz geçecek gibi görünmüyor. Erdoğan’ı devirmek için harekete geçenler eski Başbakanlardan Gelecek Partisini kuran Ahmet Davutoğlu, Ekonomi Bakanı Deva Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, Saadet Partisi ve diğerleri topu birden gelse de Erdoğan rüzgârı dinecek gibi görünmüyor. Yapılan tüm anketlerde yine “Cumhur ittifakı” önde gidiyor.

O halde yapılacak iş şudur. Türkiye dört bir koldan iç ve dış düşmanlar tarafından sıkıştırılmaya çalışılıyor ama adı geçen partilerden destek adına çıt çıkmıyor. Bu bir Milli Mücadele ise eğer top yekûn birlik olma ve destek olma zamanı değil midir? Böyle bir durumda DİK durulmazsa hainlerin ekmeğine yağ sürülür. Akdeniz’de Yunan-Mısır işbirliği yapıyor, diğer dış mihraklar başta ABD olmak üzere enerji baronları onları pof-poflayıp destekliyor ve üzerimize sürüyor, bir merminin patlaması halinde savaşın kaçınılmaz olacağını düşünemeyen bir siyasetçi parti lideri bu gelişmelere seyirci kalmamalıdır.

Şu unutulmamalıdır ki, “Türk’ün Türk’ten başka dostu yoktur.”

Bizi dışarıdan yıkamayanlar bu tür şeytanlıklarla ülkemizi diz çökertmeye çalışıyorlar fakat bu ülke diz çöken bir ülke değil, diz çöktüren bir ülkedir.

Geçmişe baksınlar da öyle Türk’e kafa tutsunlar.

Tüm liderlerimiz de buna göre akıllı siyaset yapsınlar.

Kalın sağlıcakla…