Zamanın adı ilerleme ama ruhumuz geri gidiyor sanki. Yollar genişledi, evler büyüdü ama içimiz daraldı.
Siyasetin cilveli sahnesinde her dönem bir yıldız doğar, kimisi popüler kültürün ayak izlerinde yürür, kimisi babasının gölgesinde göğe tırmanır
Ne ara bu kadar değiştik biz? Ne zaman başımızı öne eğmekten utanır olduk?
Bazen insanın içinden, her şeyi bırakıp kendini dağa, ormana vurmak gelir.
Bazı hastalıklar vardır; ne ateş yapar ne öksürük...
Her sabah bir ölüm haberi… Peki hiç sorduk mu kendimize neden bu kadar çok ölüm var?
Devrek’te son zamanlarda hava nasıl bilemiyorum ama sokaklarda ağır bir soğuk var, insanların içinde. Ne selam eskisi gibi içten, ne sohbet ılık bir çay tadında.
"Ölüm Yolu, Boş Koltuklar ve Geri Vites: Devrek’e Bir Bakış"
"Ölüm Yolu, Boş Koltuklar ve Geri Vites: Devrek’e Bir Bakış"
Kefaletin Kefareti... Siyaset bazen bir satranç oyununa benzer. Hamleler yapılır, piyonlar öne sürülür, vezirler feda edilir.
Yıl olmuş 2025. Hâlâ aynı çay ocağı, hâlâ aynı dönerci, hâlâ aynı simitçi...
Şimdiden söyleyeyim, bu yazının sonunda “neden bu kadar dolmuş” demeyin. Çünkü mesele basit değil. Vebal meselesi.
Bu bağlantı sizi https://www.imzagazetesi.com dışındaki bir siteye yönlendiriyor.