Akbank gitti, “tın” bile etmedi. İş Bankası gitmek için kolları sıvadı. Kimse yüksek sesle konuşmuyor ama şehir sessizce küçülüyor.

Devrek TSO Acaba her giden kuruluş için ne yapıyor merak içindeyiz.
Belediye Başkanlığı düşüncesinde olan bir kişi Devrek’den kuruluşların göndermekden yana değil kazanmakdan ana olmalı.Ama görünen o ki kazanımdan cok kaybeden bir şehir oluyoruz ve Devrek Tso bu konu hakkında sadece resim cekiyor.
Bazen düşünüyorum; amaç sakin bir şehir mi, yoksa boş bir şehir mi?
Oysa önemli olan; güvenli, yaşayan ve iş üreten bir Devrek’ti.
Soğuklar bastırdı.
Faturalar kabardı.
Ödemeler, yıl sonu hesapları, tasdikler derken…
Bir yarı yılbaşına umut bağlarken, diğer yarı “bu ay nasıl dönecek” hesabında.
Sosyal medyaya bakıyorsun:
Her şey yolunda.
Ziyaretler, kalabalık fotoğraflar, gülümsemeler…
Çarşıya iniyorsun:
Siftah yapamayan dükkânlar.
Sessiz esnaf.
Boş vitrinler.
En kalabalık gün pazartesi ama araba koyacak yer yok.
Park sorunu, Devrek’in küçük ama can yakan gerçeği olarak ortada duruyor.
Asıl soru şu:
Devrek’te kimin sesi duyuluyor?
Halkın mı?
Köylerin taleplerinin mi?
Küçük esnafın mı?
Garibanın mı?
Yoksa sadece çevresi olanların mı?
Herkes konuşuyor ama halk konuşamıyor.
Fotoğraflarda gülümseyen Devrek, dükkânda suskun.
Belki de mesele tam burada başlıyor.

###

ÖĞRETMEN AKADEMİSYEN, EĞİTİMCİ ÖĞRENCİYİ DERSTEN ATABİLİR Mİ?
Hepimiz okul hayatımızda en az bir kez, öğretmenin sinirlenip bir öğrenciyi dersten çıkardığına şahit olmuşuzdur.
Peki bu gerçekten bir yetki midir, yoksa alışkanlık mı?
Anayasa’nın 42. maddesi çok nettir:
Hiç kimse eğitim ve öğretim hakkından yoksun bırakılamaz.
Aynı güvence Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nde de yer alır.
Daha da açık olan ise Türk Ceza Kanunu’dur.
TCK 112. maddeye göre, eğitim ve öğretim hakkının hukuka aykırı biçimde engellenmesi suçtur ve 2 yıldan 5 yıla kadar hapis cezası öngörülür.
Yani bir öğretmenin, öğrenciyi sınıftan çıkarması;
“disiplin sağlamak” adı altında yapılan bir davranış değil,
eğitim hakkının ihlali anlamına gelir.

Disiplin cezaları bu istisnalardır.
Ancak bu cezalar da bireysel kararlarla değil,
yönetmeliklerle ve kurullarla verilir.
Sonuç net:
Öğrenciyi “o an sinirlendim” diyerek dersten atmak bir yetki değildir.
Bu, hukuken suçtur.
Disiplin vardır ama keyfiyet ayrıştırma rencide etmek yoktur.
Eğitim vardır ama cezayla değil, hukukla yürür.

###

ÖNYARGISIZ OLMAK
Özlem Hanım’la hem yakın hem de uzak bir mesafedeyiz. Ortak dostlarımız olmasına rağmen aramızda fiilî bir mesafe olduğu da bir gerçek.
Özlem Hanım hakkında şahsıma ya da kendisine yönelik bir değerlendirme yapma niyetim yok. Hem bir hanımefendi olması, hem ablamız olması, hem de bir eğitimci kimliği taşıması buna zaten gerek bırakmıyor. Ayrıca bugüne kadar şahsımıza yönelik herhangi bir olumsuz tutumunu da görmedim.
Kendisiyle iki kez randevu talebinde bulundum; sağ olsun değerlendirdi. Ancak her iki görüşme de çeşitli aksilikler nedeniyle gerçekleşemedi. Amacım bir sohbet etmek, düşüncelerini dinlemekti. Katılsak da katılmasak da Devrek’e dair değerlendirmeleri olduğunu biliyorum ve kapalı bir düşünce yapısına sahip olduğunu da düşünmüyorum. Aksine, anlayışlı bir yaklaşımı olduğunu ve başkaları gibi üst perdeden konuşmadığını gözlemliyorum.
Bu durumu bir fikir ayrılığından ziyade, daha çok bir iletişimsizlik olarak görüyorum. Eğer Özlem Hanım bir gün bize zaman ayırırsa, Devrek’e dair düşüncelerini dinlemek ve karşılıklı bir sohbet paylaşmak isterim. Belki biz değişemiyorsak Özlem Hanım değişir, belki de Özlem Hanım değişmiyorsa biz değişiriz. Ama şuna inanıyorum ki; kötülük yüklü bir bilinç taşıdığı kanaatinde değilim.
Güzel telkinlerin ve sağlıklı diyalogların, doğru kararların önünü açacağına inanıyorum. İnşallah en kısa zamanda bir araya gelme imkânı olur.Tabi merak ettiğim sorularımı aldıgın cevaplarımızda siz değerli okuyucularımızlada paylaşırım. Röportaj havasında değil ama bir Devrek sevdalısı düşüncesinde...