Faizi enflasyonun üstünde artırın yoksa batarız, Altında ve Dövizde fahiş artışları durduramayız diyen sözde FELAKET TELLALLERİ; Koca koca apoletleri olan ekonomistler, FAİZDEN besl...

  Faizi enflasyonun üstünde artırın yoksa batarız, Altında ve Dövizde fahiş artışları durduramayız diyen sözde FELAKET TELLALLERİ; Koca koca apoletleri olan ekonomistler, FAİZDEN beslenen Faiz lobisi, FAİZ LOBİSİNİN beslediği yazılı,görsel ve sosyal Medya ile kullanışlı köşe yazarları, Büyükelçilerden sürekli sufle alarak yürümeye mecbur kalmış 6 LI MASANIN oluşturduğu MİLLET İTTİFAKI bileşenleri KILIÇDAROĞLU ve AKŞENER başta olmak üzere koro halinde, Televizyonlarda, Gazetelerde, Sosyal medyada, Meydanlarda, FAİZLERİ derhal artırın diye haykırdılar. Peki FAİZ artınca kimler ne kazanacaktı dersiniz, Elbette böyle bir YÜKSEK FAİZ kararı ile, KÜÇÜK-ORTA ve BÜYÜK boy İşletmeler STOP edecek, Üretim duracak, İşsizlik artacak, Halk fakirleşecek, Büyüme yerine(ABD ve AB’de olduğu gibi) RESESYONA girilecek, Neticesinde ise, İşsiz kalanlar sokakta ANARŞİ’nin kucağına atılacaklar, Fakirleştirilen halk çaresizlik içinde kıvranacak, Bu kargaşa içinde terör hortlayabilecek, Bu sayede MİLLET İTTİFAKI, RECEP TAYYİP ERDOĞAN nefretini tüm Ülkede harlıyacak, Tabiiki MİLLET İTTİFAKI bu sayede üç beş puan fazlada oy alabilecek. 2002 öncesi gibi sömürü çarkının iyi ve sürekli çalışması için PARLAMENTER Sisteme dönmenin yolu açılabilecek. İpi elinde tutan SERMAYE sahipleri oturdukları yerden keyif çatarak 85 milyonun emeğini sömürerek zenginliğine zenginlik katacaktı. Ancak RECEP TAYYİP ERDOĞAN TÜRK LİRASINI koruma altına alan 20 ARALIK 2021 tarihli KUR KORUMALI yeni TÜRKİYE EKONOMİ MODELİ Sistemini açıklayarak bütün oyunu bozuverdi. Geçen hafta dünyada Merkez Bankalarının faiz oranlarıyla ilgili karar haftasıydı. Türkiye ve illaki büyümeliyiz diyen birkaç ülke hariç genel eğilimin faiz artırma biçiminde olması zaten bekleniyordu, öyle de oldu. FED, %10 lara ulaşan enflasyona rağmen geçen seneden beri artıra artıra Çarşamba akşamı faizi 3,25’e ancak çıkardı. FAİZ lobisinin elinde esir kalan MERKEZ BANKALARI Faiz artışında yarışırken fakirleşen halkların çığlıkları sokaklarda yankılanmaya başladı. İşyerleri bir bir kapanıyor, İşsizlik yükseliyor, Bu kışı nasıl atlatacağız derdi halkı sarmış, Enerji sıkıntısında gelinen nokta ise bizim hayal edemeyeceğimiz kadar büyük ve pahalı, Yetmedi gıda sıkıntısı hat safhada, Raflar boşalmaya başladı, Yıllardır konforlu hayata alışmış AVRUPA’DA toplu duş alalım,üç beş aile aynı evde kalalıma kadar uçuk tasarruf tedbirleri çılgınlık derecesine ulaşmış gibi, Artık RESESYON gerçeği kapılarına iyice dayandı. Tabiiki Sermayeyi elinde tutanlar istisna, onlar kazançlarına kazanç katmaya devam ediyor. FAİZ lobisine esir düşmüş Merkez Bankalarının faiz artırımına girdiği bir ortamda bizim Merkez Bankası Perşembe günü politika faizinde üst üste ikinci kere indirime giderek, Politika faizini yüzde 14’ten 12’ye düşürdü. CUMHURBAŞKANIMIZ en büyük savaşım FAİZ sömürüsüne karşıdır ve FAİZLER dahada düşecek, en azından 2023 girerken tek rakamları göreceğiz dedi. Genel dillendirilen tezlerin aksine, bu defada faiz düşerken, Dolar alıp başını gidemedi ve Euro ise düştü. Faiz lobisine ve emrindeki sermaye ve siyasi uşaklarına verilen açık ve net mesajla; Büyüme, üretimi artırma, işsizliğe çare bulma ve ihracatı artırarak Cari fazlaya odaklı politikalarda CUMHURBAŞKANIMIZIN kararlılığı ve iradesi var denilmiş oldu. Türkiye dahil birkaç ülke, daha çok büyümeden yana bir politika izliyor bu dönem. Tabiiki Enflasyonu ihmal etme anlamında değil ama birinci öncelik büyümeye odaklanmak anlamında. Merkez Bankası’nın faiz indirme kararının gerekçesinde, "Birinci hedefimiz büyüme perspektifini korumak" diyor. Büyüme oldukça iyi gidiyor. Ülkede istihdam artırıyor.14 Milyonlardan alınan İstihdam rakamları 31 Milyonu buldu. Reel tarafta sağlıkta ve hizmet turizminde rekorlar tazeleniyor. Bir taraftanda enflasyon karşısında sıkıntı yaşayan geniş kitlelere dönük ücret ayarlamaları ve bir takım sosyal desteklerle enflasyon nedeni ile fakirleşen kesimlere nefes aldırılmaya çalışılıyor. Bu desteklere rağmen de bütçe iyi gidiyor. Şirketlerimizin karlılığının arttığı dinamik bir ekonomimiz var. Bu gelirler de bütçeye pozitif yansıyor. Bu kadar desteklere, sübvansiyonlara rağmen, Sürekli artırılan Sosyal desteklere rağmen kontrol edilemeyen noktalara giden bir bütçe açığı olmayacak gibi görünüyor. Tabi bundan sonra alınacak kararlar da önemli. Mevcut vergiler artırılmadan, hatta bir takım sübvansiyonlara rağmen iyi bir performans gösteren bütçemiz olduğunu,Muhtemelen borçlarımızın milli gelire oranında da düşüş olduğunu görüyoruz. OVP’de de tahminde zaten o yönde, stok borcun düşmesinden söz ediyor. Milli gelire göre oranı yüzde 40’larda olan borçların yüzde 35’lere doğru düşmesi yönünde bir tahmin var Orta Vadeli Programda. Yandık bittik iflas ettik diye ortalarda fink atanlara duyurulur. Şimdi karar verelim; Büyümeye, İstihdama, Üretmeye ve İhracatı artırmaya odaklı ekonomi ile, 2023 sonrasını TÜRKİYE YÜZYILI olarak hedefleyen, FAİZE ve KÜÇÜLMEYE meydan okuyarak büyümeye odaklanan, TÜRK EKONOMİ MODELİNİN mimarı RECEP TAYYİP ERDOĞAN’AMI sahip çıkacağız. Ya da Ülkeyi 2002 öncesi iflasa götüren FAİZ LOBİSİNİN kuklalarınamı teslim edeceğiz.