“Bir gün bir karınca bir file aşık olmuş. Annesi bu durumu onaylamamış.  Karınca: 

“Bir gün bir karınca bir file aşık olmuş. Annesi bu durumu onaylamamış. 

Karınca: 

- Bana değil karnımdakine acı, demiş.” 

Yıllardır bu kent için bir şeyler yazıyorum, sadece kent değil tabi yıllarca ekmeğini yediğim TTK nasıl kurtulur diye kafa yormuşluğum var, yine bu kent için oldukça çaba gösteren ama sesini duyuramayan bir çok insanı yakından tanımışlığım var, Yıllardır bu kentte yaşadığım için kim şark kurnazı, kim gerçekten kent sevdalısı hepsinin ciğerini bilecek kadar tecrübelerim var. Yıllarca Gazipaşa’da böbürlenerek ve solcu ayaklarıyla gezen ama iş icraata geldiğinde değil elini taşın altına koymak köşe-bucak saklanıp birilerini ön plana atanları yakından tanımışlığım var, Muhafazakar ayaklarına yatan ve gerçekte tam bir şarlatan olan ama muhafazakar kesimin masum duygularını sömüren siyasileri görmüşlüğüm var. Kısaca söylemek gerekirse :  Yaz Yaz kimsenin umurunda değil, biz de yazdıklarımızı içimize atarız ne yapalım, tarihe not düşelim desek bile kenti öyle kurnazlar kuşatmış ki bizim çözüm önerilerimiz yazdıklarımızla beraber tozlu raflarda kalıyor, tüm çözüm önerilerimizi yazıyor içimize atıyoruz. Biz burada doğmasak bile bu kentte ölmeyi göze almış insanlarız, yediğimiz ekmekte, içtiğimiz suda bu kente vefa borcumuz var, biz ödemek için her çabayı göstereceğiz. “ olursa olur suyu, olmazsa hamur suyu,” Ben ve benim gibiler her koşulda bu kenti seviyoruz, düşüncelerimizi yazdık, söyledik.

Yıllarca ağlama duvarına her gün hiç aksatmadan ağlayan bir Yahudi’yi  gören gazeteci bir gün dayanamaz yaklaşır ve sorar: “yıllardır bu duvara ağladığını görüyorum ne hissediyorsunuz?”diye sorunca Yahudi: “Valla ne yalan söyleyim duvara söylüyorum gibi bir his.” 

Bizimkisi de o misal duvara söylüyoruz gibi bir his, bize acımıyorsanız karnımızdakine acıyın biz bu file- pardon bu kente- aşığız.

  Yazan: Mehmet Çelik