Hammer…!

Gazeteci Orhan Akyüz’ün haberine göre, Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk ili olmasının yanı sıra emeğin başkenti kömür kent Zonguldak’ın Yerel Tarih Araştırmacısı ve Maden Mühendisi Ekrem Murat Zaman, “İstanbul 1509 Yılı Depreminden Alınacak Ders” başlığıyla sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımında, şu ifadeleri kullandı:
“1509 yılında İstanbul’u baştan başa harap eden zelzelede şehri tamir için alınan tedbirler…
İstanbul ile çevresini, Edirne ile Rumeli’nin bazı yerlerini altüst eden büyük depremi kitabında uzun bir bölüm ayıran Hammer, şöyle tafsil etmektedir (ayrıntılarıyla anlatmaktadır):
«14 Eylül 1509 tarihinde İstanbul, Osmanlı tarihinin kayda geçmiş depremlerin en müthişine uğradı. 109 cami, 1070 hane, kara tarafındaki surların cümlesi deniz tarafındakilerin çoğu, Yedikule, denizden Bahçekapısına kadar Saray duvarları temellerinden zirvelerine kadar hâk ile yeksan oldu. Fatih Camisi’nin en büyük 4 sütununun başlıkları düşerek kubbesi bir tarafı yıkıldı, hastanenin, imaretin, cami etrafındaki 8 medresenin ve diğer birçok mebanii Umumiyenin (genel yapının) kubbeleri yıkıldı. Beyazıd-ı Sani Camisi’nin medresesi münhedim (yıkılmış) olarak bir büyük harabezardan ibaret kaldı.

Binlerce Erkek, Kadın, Çocuk Enkaz Altında Medfun Oldular!

Binlerce erkek, kadın, çocuk enkaz altında medfun oldular (gömüldüler). Veziriâzâm Mustafa Paşa’nın hanesinde atlarıyla birlikte üç yüz süvari telef oldu. Bu hareketiarz (yer hareketi) 45 gün İstanbul’u, Rumeli ve Anadolu eyaletlerini daimî heyecanda bıraktı. Çorum (Çorlu olmalı) şehri ahalisinin üçte ikisi yarılıp açılan toprak içine göçtüler. Gelibolu istihkâmatı (siperleri) yıkıldı. Beyazıd-ı Sani’nin doğduğu Dimetoka beldesi serapa toprak yığınından ibaret kaldı. Köpürmüş deniz, dalgalarını İstanbul ve Galata surlarından aşırarak o belde ve kariyenin (köyün) sokaklarını tufana boğuyordu. Eski su bentleri yıkıldı...»

Padişahın Edirne’ye İlticası…!

Bundan sonra Ayasofya’dan, Padişahın Edirne ye ilticasından söz eden Hammer, ‘Yalnız İstanbul ve Galata Surları değil, Galata Kulesi, Kız Kulesi, Yaldızlı kapıdaki deniz feneri, Yenisaray, Büyük ve Küçük Çekmece köprüleri, Silivri hisarları, alınan tedbir payesinde iki ayda tamir edildi’ der.
Ravza-tül-ebrar da da «... Şehriyarı bülendi ik tidsr i'-iin s^ravı sultanî bahçesi fezasında rüstakiyane (köy usulü) çatma haneler bina edildiği», Müri-üt-tevarih de ise bu —n Edirne’de inşe olunduğu, kaydı bulun maktadır ki biz bunu ahşap inşaatın başlangıcı olarak kabul edebiliriz.
Erzincan felâketinin acısı unutulmadan, aynı hâdisede asırlarca evvel alınan tedbirleri öğrenmek tarihî bakımdan faydalı olduğu gibi; şehircilik, imar, istatistik ve teşkilât bakımından da inceleyenler için mühim bir mevzu teşkil edebilir.

Topkapı Sarayı Müzesi Arşivi Kurulurken…!

Eylem Ertuğrul’dan TBMM’de Çağrı: “Ereğli’deki Atık Tesisi Bir An Önce Yapılmalı!”
Eylem Ertuğrul’dan TBMM’de Çağrı: “Ereğli’deki Atık Tesisi Bir An Önce Yapılmalı!”
İçeriği Görüntüle

Topkapı Sarayı Müzesi arşivi kurulurken Venedik kâğıdından iki yapraklı küçük bir defter nazarı dikkatimizi celbetmişti.
Biraz incelenince bunun Hicrî 915 Milâdî 1509 senesinde İstanbul ile civarını, Edirne ile Rumelinin bazı yerlerini altüst eden büyük zelzele ile alâkadar bulunduğunu ve bu zelzele yüzünden harap olan İstanbul’u tamir için ne gibi tedbirler alındığını gösterir kıymetli bir vesika olduğu anlaşıldı. (2).
Vesika 30 X 1 1 santim ölçüsünde iki yapraklı bir deflerdir. Okunaklı yazısı siyah mürekkep ve ne sih hattı iledir. Alınan tedbirleri şöyle hülâsa etmektedir: (Tafsil oldur ki İstanbul meremmeti için Rumeli’den salınan avarız ve ihraç olunacak bennanın ve neccarın ve cerehorun beyanmdadır.

Rakamlarla!

Livai Mirimiranı Rumeli Yüz doksan bin iki yüz yirmi sekiz hanedir yirmi ikişerden kırk bir kere yüzbin ve seksen beş bin on altı akçe olur. Elviyei Rumeli gayrıez livai Bosna Semendere ve İzornik (5). Dört yüz otuz bir bin altı yüz otuz dört hanedir, yirmi ikişerden doksan dört kere yüz bin ve doksan beş bin dokuz yüz kırk sekiz akçe olur (6). Yekûn altı yüz yirmi bir bin sekiz yüz altmış iki hanedir, yirmi ikişerden yüz otuz altı kere yüz bin ve seksen bin dokuz yüz altmış iki hanedir, yirmi ikişerden yüz otuz altı kere yüz bin ve seksen bin dokuz yüz altmış dört akçe olur. Badehu her yirmi haneden bir nefer ihraç olunmak emri üzeri otuz bir bin doksan üç nefer Minha Bennayan bin iki yüz elli nefer Neccaran iki yüz elli nefer elbaki ırgadan ki cerehor deniliür yrmi dokuz bin beşyüz doksan üç nefer…”

Muhabir: Orhan Akyüz