Dünya, tüm söylemlere ve iklim zirvelerine rağmen bir gerçeği bir kez daha kabullendi: Küresel ekonomi hâlâ kömürle ayakta duruyor.
Uluslararası Enerji Ajansı’nın (IEA) verileri, 2024 ve 2025 yıllarında küresel kömür talebinin tüm zamanların zirvesine ulaştığını ortaya koyuyor. Özellikle Çin ve Hindistan gibi Asya devlerinin artan enerji ihtiyacı, kömürü yeniden küresel enerji denkleminde vazgeçilmez bir noktaya taşıdı. Bu tablo, Türkiye için olduğu kadar kömür havzası Zonguldak için de tarihî bir kırılma anı anlamına geliyor.
Küresel enerji gerçeği, yeşil söylemler ve siyah gerçekler..
Dünya başkentlerinde iklim değişikliği zirveleri düzenlenirken, küresel üretim ve sanayi çarkları “Kara Elmas” olmadan dönmüyor. Batılı ülkeler kömürden çıkış planları yaparken, aynı anda küresel talebin zirve yapması, kömürün enerji denkleminden kısa vadede çıkamayacağını net biçimde gösteriyor. Bu durum, kömür fiyatlarının uluslararası piyasalarda ucuzlamayacağının da açık bir işareti. Kısacası dünya, idealler ile gerçekler arasında sıkışmış durumda. Gerçek ise net: Enerji güvenliği hâlâ kömürden geçiyor.
Avrupa geri çekilirken Asya yükseliyor Türkiye bu tablonun neresinde . Avrupa kömür santrallerini kapatmaya hazırlanırken, Asya ülkeleri rekor seviyede kömür tüketiyor. Küresel talepteki bu patlama, enerji ihtiyacının önemli bir bölümünü ithal kömürle karşılayan Türkiye açısından ciddi bir uyarı niteliği taşıyor. Yıllık yaklaşık 39 milyon ton taşkömürü ithalatı yapan Türkiye, küresel kömür talebindeki artış nedeniyle enerji faturasında daha da ağır bir yükle karşı karşıya kalabilir.
Tam da bu noktada kritik soru ortaya çıkıyor: Kömür ithal eden bir ülke mi olmaya devam edeceğiz, yoksa kendi cevherimize mi yöneleceğiz?
KÖMÜR HAVZASI GERÇEĞİ: ŞARTLAR ZONGULDAKLININ LEHİNE DÖNDÜ
Küresel tablo, Türkiye’nin taşkömürü başkenti olan Zonguldak için tüm dengeleri değiştiriyor. Yıllardır “yüksek maliyet”, “sektörün geleceği” ve “üretim tartışmaları” ile geri plana itilen Zonguldak kömür havzası, artık bir tercih değil, stratejik bir zorunluluk olarak karşımızda duruyor.
Zonguldak’ın yerin yüzlerce metre altında bekleyen milyonlarca tonluk rezervi, yalnızca bir enerji kaynağı değil; Türkiye’nin dışa bağımlılığını azaltacak, cari açığı düşürecek ve ekonomik bağımsızlığı güçlendirecek bir millî güç anlamına geliyor. Küresel kömür talebinin yüksek seyrettiği bu dönemde, Zonguldak kömürü ithal kömüre karşı en güçlü ekonomik kalkan hâline gelmiş durumda.
CEVHER BİZİMSE, GELECEK DE BİZİM OLMALI
Enerji uzmanları ve analistler, IEA verilerinin Zonguldak açısından çok net bir mesaj verdiği konusunda birleşiyor: Dünya rekor seviyede kömür tüketirken, Türkiye’nin kendi havzasını yeterince kullanmaması sürdürülebilir değil. Türkiye Taşkömürü Kurumu’nun (TTK) ve havzadaki özel işletmelerin üretim kapasitesinin artırılması, yalnızca ekonomik değil, stratejik bir zorunluluk olarak öne çıkıyor. Zonguldak’ta üretilecek her ton kömür, yurt dışına gidecek dövizin ülkede kalması, istihdamın artması ve bölgenin yeniden ayağa kalkması demek. Bu süreçte şartlar açık biçimde Zonguldaklının lehine dönmüş durumda.
ZONGULDAK BU TARİHİ FIRSATI KAÇIRMAMALI
Bugün dünya, “yeşil dönüşüm” hedeflerini konuşurken bile enerjide siyah gerçeğe teslim olmuş durumda. Bu gerçek, emeğin ve alın terinin başkenti Zonguldak’ın Türkiye’nin enerji bağımsızlığındaki kilit rolünü bir kez daha tescilliyor. Zonguldak için bu dönem, sıradan bir süreç değil; tarihin sunduğu nadir fırsatlardan biri. Bu fırsat doğru değerlendirilirse Zonguldak yalnızca kömür üreten bir şehir değil, Türkiye’nin enerji güvenliğinin sigortası hâline gelebilir. Aksi durumda ise tarih, bu şansı görüp değerlendiremeyenler için acı bir not düşer.
Artık soru net: Zonguldak bu sürecin izleyicisi mi olacak, yoksa kazananı mı?