İnsan, hayatın bir noktasında durur ve kendi yerini kendi belirler. Bu bir cesaret anıdır. Kalabalığın alkışına sığınmak da mümkündür, sessizliğin sorumluluğunu yüklenmek de. Herkes aynı yoldan geçer ama aynı izleri bırakmaz.
Seçimler konuşur, niyetler susar. Zaman, insanın kim olduğunu değil, kim olmayı göze aldığını ortaya çıkarır.
Sevgi, kapısı zorlanan bir ev değildir. İçeri girmek isteyen buyurur, istemeyen kendi yoluna çekilir. Duygunun değeri, dilenildiğinde değil, özgürce sunulduğunda anlaşılır. Yakınlık, zorla kurulduğunda yük olur; gönülden geldiğinde sığınaktır. İnsan, sevilmek kadar sevmeyi de göze alamadığında yalnızlaşır.
Yalnızlık bazen bir ceza değil, bir arınmadır.
Söz, insanın omurgasıdır. Eğilip bükülen cümleler, sahibini de eğitir. Doğruyu savunmayan kelimeler, süslenmiş suskunluktan ibarettir.
Haklıya omuz vermek, vicdanın sesini yükseltmektir. Yanlışa sessiz kalmak ise zamanla insanın içini daraltır. Bazı sözlerin sertliği incitmek için değil, uykudan uyandırmak içindir.
İyilik, parmakla gösterildiğinde değil, karanlıkta yol olduğunda anlam kazanır. Zor zamanda ayakta kalabilen erdem, insanın kendine duyduğu saygıyı büyütür.
Kötülüğün karşısında durmak bir ahlak meselesidir ve bu duruşun bedeli vardır. Bedel ödemeyi göze alamayan, çoğu zaman suskunluğu seçer. Suskunluk rahatlatır ama insan onuruna ağır bir yer açar.
İç dünyada birikenler saklı kalmaz.
Maske, bir süre taşınır ama ağırlığı sahibini yorar.
Bu yüzden iki yüzlü insanlar korkaktır.
Samimiyet, rahatsız edici bir ayna gibidir; bakmak cesaret ister.
İnsan, başkasında gördüğü hakikatten çok, kendinde sakladığı yanlarla yüzleşmekten kaçar. Hoşuna gitmeyen söz, çoğu zaman duyulmak istenmeyen gerçeği taşır.
Hatır bilenle yürümek zordur ama anlamlıdır.
Vefa, hafızayı diri tutar; emek ister, sabır ister.
Hatır bilmeyen içinse insanlar, iş bitince geride bırakılan duraklar gibidir.
Unutulmak bu yüzden her zaman kayıp sayılmaz. Bazı defterlerin kapanması, insanın içini ferahlatır.
Bu çağda en büyük sınav, kendin gibi kalabilmektir. Eğilmeden, eksilmeden, özünden vazgeçmeden...
İnsan neyi savunduysa onunla tanınır.
Neyi susturduysa da onunla yüzleşir. Hayat, taraf tutmaz ama herkesin tartısını kendi ellerine verir.
Günün sonunda insan, başkasının değil, kendi vicdanının karşısında durur. Verdiği hükümle yaşamayı öğrenir.
Murat İLERİ