Özellikle otel, hastane ve spa gibi yoğun kullanıma sahip alanlarda klima ve su sistemlerinin düzenli bakımının yapılmaması, bu tehlikeli akciğer enfeksiyonunun yayılmasına zemin hazırlayabiliyor.
NEMLİ ALANLARDA RİSK BÜYÜK
Necmettin Erbakan Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Öğretim Üyesi Doç. Dr. Bahar Kandemir, Lejyoner hastalığına neden olan Legionella bakterilerinin nemli ortamları sevdiğini vurguladı. Klima sistemleri, su tesisatları, jakuzi, spa ve duş başlıkları gibi alanların bakterinin üremesi için ideal ortamlar olduğunu belirten Kandemir, enfekte su buharının solunmasıyla hastalığın insanlara bulaştığını ifade etti.
KİMLER RİSK ALTINDA?
Lejyoner hastalığının özellikle belirli gruplarda daha ağır seyrettiğine dikkat çeken uzmanlar, 50 yaş üzerindekiler, sigara içenler, altta yatan kronik akciğer hastalığı olanlar, böbrek yetmezliği, diyabet, kanser gibi rahatsızlıkları bulunanlar ve bağışıklık sistemi zayıf olan kişilerin bu enfeksiyon açısından yüksek risk taşıdığını belirtiyor.
Hastalığın belirtileri arasında yüksek ateş, titreme, öksürük, nefes darlığı, bulantı, kusma, ishal, bilinç değişikliği, konfüzyonun yanı sıra eklem ve kas ağrıları da görülebiliyor.
TANI VE TEDAVİDE ÖZEL YAKLAŞIM GEREKLİ
Doç. Dr. Bahar Kandemir, Lejyoner hastalığının rutin antibiyotiklere dirençli olması nedeniyle tanı ve tedavisinde özel yöntemler gerektirdiğini vurguladı. Bu nedenle erken teşhis ve doğru tedavi yöntemlerinin hayati önem taşıdığı belirtiliyor.
KORUNMANIN EN ETKİLİ YOLU: DÜZENLİ BAKIM VE HİJYEN
Uzmanlar, Lejyoner hastalığından korunmanın en etkili yolunun klima ve su sistemlerinin düzenli bakımı ve hijyen kurallarına titizlikle uyulması olduğunun altını çiziyor. Özellikle yaz aylarında bu sistemlerin kullanımının artmasıyla birlikte, temizlik ve bakımın aksatılmaması büyük önem taşıyor.
TEDAVİSİ MÜMKÜN AMA FARKLI YAKLAŞIM GEREKLİ
Doç. Dr. Bahar Kandemir, Lejyoner hastalığının diğer akciğer enfeksiyonları gibi tedavi edilebilir olduğunu belirtti. Ancak, bu enfeksiyonun diğerlerinden ayrılan önemli bir özelliğine dikkat çekti: rutin olarak kullanılan penisilin ve penisilin türevi antibiyotiklere yanıt vermemesi. Bu durum, doğru tanı ve tedavi yöntemlerinin önemini bir kez daha ortaya koyuyor.
TEŞHİSTE GELİŞMİŞ YÖNTEMLER
Hastalığın tanısında çeşitli yöntemler kullanıldığını ifade eden Kandemir, akciğer grafileri, balgam kültürleri, idrarda hızlı antijen testi, PCR ve ELISA yöntemi gibi tetkiklerin tanısal anlamda değerlendirilebildiğini belirtti. Bu gelişmiş yöntemler, hastalığın doğru ve hızlı bir şekilde teşhis edilmesine olanak sağlıyor.
KORUNMADA TEMİZLİK VE HİJYEN KRİTİK
Doç. Dr. Kandemir, hastalıktan korunmak için en öncelikli adımın klima ve su sistemlerinin temizliği, bakımı ve dezenfeksiyon işlemlerinin düzgün bir şekilde yapılması olduğunu vurguladı. Özellikle otel, hastane gibi halka açık alanlarda bu bakımın sürekliliğinin sağlanması ve spa, jakuzi, havuz gibi yerlerde temizlik ve hijyen şartlarına dikkat edilmesi büyük önem taşıyor.
SEYAHAT DÖNÜŞÜ DİKKAT!
Kandemir, özellikle toplu alanlardan veya otel tatilinden dönen ve Lejyoner hastalığı semptomları gösteren kişilerin vakit kaybetmeden bir sağlık kuruluşuna başvurması gerektiğini belirtti. Ayrıca, hekimlerin de bu tür durumlarda Legionella enfeksiyonunu akıllarına getirmelerinin önemli olduğunu sözlerine ekledi. Bu durum, hem hastaların erken tedaviye ulaşması hem de hastalığın yayılımının önüne geçilmesi açısından kritik bir uyarı niteliğinde.