"
Madenci “Efsanesi”
Başta Zonguldaklı madenci olmak üzere deprem bölgesinde çalışan tüm madencilerin neler yaptığını “Efsane” tadındaki yaşanmışlarla dinliyoruz…
Dinledikçe de Zonguldaklı ve madenci torunu ve çocuğu olmaktan ayrıca gurur duyanlardanız…
Gün geçmiyor ki deprem bölgesinde madenci odaklı kahramanlık hikayelerini dinlemeyelim…
Gün geçmiyor ki ünlü, ünsüz madencilerle ilgili kahramanlık hikayeleri duymayalım…
Son olarak İHA Gaziantep Bölge Haber Müdürü Serhat Demir’in köşe yazımı okumasının ardından söylediği “Madencileri az bile yazmışsın abi” demesiyle başlayan anekdotlar bir kez daha gururlanmamıza yol açtı…
AFAD’ın çalışma yaptığı enkaz başında bekleyen yaşlı teyzenin madenciyi görünce kolundan tutup, “Biz sizi bekliyorduk” diyerek enkaza girmesini sağlayıp canlı çıkartılması…
İki haftadır, deprem zamanı için dillendirdiğimiz “Madenci beklenilendir” tezimizi adeta teyit etti…
Güven ve saygı açısından askerimizle eşdeğer tutulup baş tacı edilmesi bile başlı başına gelinen noktayı gösteriyor…
Ünlü tarihçi İlber Ortaylı’nın “Tanımadığınız, belki bir daha karşılaşmayacağınız insanların hayatı için kendi canını tehlikeye atan, gönüllülük esasına dayalı şekilde (bazılarının ‘yıllık iznini’ kullandığı söyleniyor) her zaman her yerde yardım çığlığına koşan muhteşem insanlarsınız” şeklindeki mesajıyla tarihe not düşüldü adeta…
Günaydın Et Restoranları'nın sahibi Cüneyt Asan’ın “O madenciler insan filan değil. O ne mücadele... Nasıl bir yüreğe sahipler? Cenazenin sahibi girmiyor o madenciler var ya hop diye giriyor. Bu nasıl bir inançtır, nasıl bir imandır? Bu nasıl bir düşünce biçimidir” diyerek kurduğu cümlelerdeki duygu yazıyla anlatılamayacak kadar anlam yüklüydü…
Bunların da ötesinde çıkartılan bebeğin madenci kucağındaki tebessümü her şeye değer, madenciye olan güven, samimiyet, saygıyı gösterir gibiydi…
Serhat kardeşimizin de dediği gibi “Madenciyi az bile yazmışız”
Madenci efsanesi bitmez, bitmeyecek!
***
Madencinin tuvaletini temizlemeli!
Ağzı olan madenciyi övüyor…
Madencinin sırtından reklamını yapıyor…
Lakin madencinin işini kolaylaştırmak için iş gören yok, olmadı…
Hatay merkezde Kapalı spor salonunda ve yanındaki AFAD çadırında kalan madencinin tuvalet ve banyo ihtiyacı yok sayıldı…
Biz gazeteciler olarak en büyük pişmanlığımız tuvaleti temizlememek oldu!
Belediyeler veya organizeye yetkili AFAD veya diğer kurumlara naçizane önerim…
Bir işe yaramak istiyorsanız!
Allahü teala korusun, böylesi deprem felaketlerinde madenciler başta olmak üzere tüm kurtarma ekiplerinin kaldıkları yerin tuvalet ihtiyacını önce giderin…
Madenciler zaten canı pahasına can kurtarıyor…
Başka ihsan istemez!
***
“AFAD’ı TTK’ya bağlayalım” önerisi tuttu!
Geçen hafta köşe yazımızın bir bölümünde güdeme getirdiğimiz “AFAD’ı TTK’ya bağlama” önerisi baya tuttu…
Öyle ki kişisel ve sosyal medya üzerinden gelen mesajların ötesinde resmi kurumların müdürleri bile “Geç bile kalındı” ve “Çok isabetli bir öneri” yorumları yapar oldu…
Ayrıca “Kesinlikle bir yere bağlanmalı” yorumunun peşine “Kızılay da aynı” yorumları da gelmedi değil!
Tekrarlıyorum, yineliyorum!
AFAD’ı TTK’ya bağlayalım ki;
AFAD’da çalışanlar 4-5 senede bir değil mesailerinin her anında kurtarmayı tatbik etsinler…
AFAD’da çalışanlar gerçek anlamda kurtarıcı olsunlar…
AFAD’ın personelinin uygulama eksiği, TTK’nın işçi açığı giderilir…
Ayrıca bir önemli öneri daha…
AFAD’ın organize görevi verilen insanları askeriyeden emekli insanlardan olsun ki disiplin ve yönlendirme becerisi olsun…
Olsun ki afet bölgelerine gelen kurtarma ekipleri ve yardımlar minimum eksikle organize edilebilsin…
Organize edilebilsin ki;
Eksiklikler yaşanmasın…
Eksiklikler yaşanmasın ki;
Daha çok canımızı kurtarma imkanı olsun…
AFAD ve Kızılay gibi güzide kurumlarımızın itibarı yerle bir olmasın…
Vatandaş gönlünde bağladı, sıra uygulamada…
Bu öneriyi TBMM’ye getirecek milletvekili bulabilirsek ne ala…
***
Depremden en çok kazançlı çıkanlar!
Başlığa bakınca yağmacıları, hırsızları, fahiş fiyat uygulayanları yazacağımızı sandınız, muhtemelen!
Onlara ne yazsak ne söylesek nafile…
Ne kaçırdıklarını bir bilseler, anlasalar zaten yapmazlardı da neyse…
Depremden en çok kazançlı çıkanlar;
Yardım etmek için adeta çırpınanlar!
Depremin ilk gününden itibaren “Bir şey yapamamanın” ezikliğiyle boğulur gibi olanlar…
Bunlar er geç “Bir şey yaparak” sevabından en çok kazananlar sınıfına girdiler…
Ya kaybedenler!
Kaybedenlerin başında; küçük yardımları veya yardımlara aracılık edip en değerli şeyleri olan vakitlerinden ailelerinden fedakarlık edenlerle alay eden, insanlıktan nasibini almamışlar…
Para için en değerlilerini satanların, en değerlilerinden fedakarlık edip yardıma koşanları anlamasını beklemek zaten abisti iştigal olurdu!
Ne diyelim!
Allahü teala ıslah eylesin…
***
HAFTANIN SÖZÜ: “O madenciler insan filan değil… O ne mücadele... Nasıl bir yüreğe sahipler? Cenazenin sahibi girmiyor o madenciler var ya hop diye giriyor. Bu nasıl bir inançtır, nasıl bir imandır? Bu nasıl bir düşünce biçimidir”
Günaydın Et Restoranları'nın sahibi Cüneyt Asan
***
SÖZÜN ÖZÜ:
“İnsanların en iyisi, ömrü uzun ve ameli güzel olan kimsedir. İnsanların en kötüsü, ömrü uzun, ameli kötü olandır.”HADİS-İ ŞERİF
Yazan: Osman Sav