YALNIZCA DOĞAYA DEĞİL, HALKIN YAŞAM HAKKINA SALDIRI

Zonguldak Barosu’ndan yapılan açıklamada, 19 Haziran 2025 tarihinde TBMM’de görüşülen torba yasa teklifinin yalnızca zeytinlikleri değil, meraları, ormanları, tarım alanlarını ve çevresel denetim mekanizmalarını hedef aldığına dikkat çekildi. Açıklamada, Türkiye Barolar Birliği Çevre ve Kent Hukuku Komisyonu üyelerinin bu toplantıya katılmak istemelerine rağmen engellendiği ve fiziki-sözlü müdahaleye maruz kaldığı vurgulandı.

ZONGULDAKLI AVUKAT YERE DÜŞÜRÜLDÜ, SÜRÜKLENDİ

Zonguldak Barosu’na kayıtlı Avukat Yakup Şekip Okumuşoğlu’nun yaşanan arbede sırasında Meclis koruma birimi tarafından yere düşürülüp yerde sürüklendiği belirtildi. Baro, bu müdahalenin yalnızca bir kişiye değil, savunma mesleğine, çevre hukukuna ve kamu yararına yapılmış doğrudan bir saldırı olduğunu ifade etti.

“SÜPER İZİN REJİMİ”YLE TÜM DOĞA YATIRIM ALANINA DÖNÜŞEBİLİR

Baro açıklamasında, söz konusu torba yasa teklifinin 3573 sayılı Zeytincilik Kanunu’ndan 3194 sayılı İmar Kanunu’na kadar birçok temel yasada geri dönülmez değişiklikler öngördüğüne dikkat çekildi. Yapılması planlanan düzenlemelerin, çevresel etki değerlendirmesi, kamu denetimi, plan onayı ve bilimsel görüş süreçlerini tamamen devre dışı bırakacağı vurgulandı. “Stratejik ve kritik yatırım” adı altında doğanın tamamen yatırımlara tahsis edilmesini mümkün kılacak bir “süper izin rejimi”nin getirilmesinden endişe edildiği bildirildi.

“AVUKATLARIN MÜDAHİL OLMASI MESLEKİ GÖREV DEĞİL, ANAYASAL SORUMLULUKTUR”

Cafer Gül son yolculuğuna uğurladı
Cafer Gül son yolculuğuna uğurladı
İçeriği Görüntüle

Zonguldak Barosu, hukukçuların bu sürece müdahil olmasının yalnızca mesleki bir görev değil, anayasa ile tanımlanmış bir kamu sorumluluğu olduğunu belirtti. Yasanın yalnızca doğayı değil; halkın sağlık, mülkiyet, gıda güvenliği, kültürel miras ve yaşanabilir çevrede yaşama haklarını doğrudan tehdit ettiği vurgulandı.

“MECLİS’TE YAŞANAN MÜDAHALE DEMOKRASİYE AÇIK BİR SALDIRIDIR”

Açıklamanın devamında, Meclis’in halk adına yasama yetkisi kullandığı bir ortamda, halk adına konuşan hukukçuların dışlanmasının, susturulmasının ve zor kullanılarak etkisiz hale getirilmesinin yalnızca demokratik süreci değil, hukuk devletini de askıya almak anlamına geldiği ifade edildi.

“BU SADECE BİR YASA TEKLİFİ DEĞİL, BİR GELECEK TASARIMIDIR”

Baro, yaşananları en güçlü şekilde kınayarak şu ifadelerle açıklamasını sonlandırdı:


“Yaşam alanlarını, doğayı ve halkın ortak geleceğini savunmaktan asla geri durmayacağız. Çünkü bu yalnızca bir yasa teklifi değil; hepimizin toprağına, suyuna, ormanına ve geleceğine ilişkin bir karardır. Ve biz, bu geleceğin sessizce yok edilmesine izin vermeyecek olanlarız.”

Muhabir: E. S.