Asgari ücret tartışmasında asıl sorun nerede diyerek sözlerime başlamak istiyorum...
Asgari ücret yine tartışma konusu oldu. “Yetmez ama evet” diyen de var, “şükretmek lazım” diyen de… Eleştirenler kadar, yapılan artışı savunanlar da konuşuyor. Ancak meseleye sadece rakam üzerinden bakmak, asıl sorunu gözden kaçırmamıza neden oluyor.
Gerçek şu ki; asgari ücret marketler zam yapmadığı sürece yeterli olabilir. Maaş artıyor ama daha para cebe girmeden raf fiyatları fırlıyorsa, burada bir adaletsizlik var demektir. Sorunun kaynağı sadece ücret değil, kontrolsüz zamlardır.
İŞVEREN GERÇEĞİ DE GÖZ ARDI EDİLMEMELİ
Herkes çalışanı düşünüyor ama işveren tarafı çoğu zaman unutuluyor. Bu parayı işvereni veriyor, devlet değil. İşverenin de bir yükü, bir hesabı var. Asgari ücret çok daha yüksek açıklansaydı, birçok işletme ya kapıya kilit vuracak ya da işçi çıkarmak zorunda kalacaktı.
Bu yüzden hükümetin burada ince bir denge kurmaya çalıştığı ortada. Ücreti artırırken istihdamı da korumak zorunda. İşsizliğin arttığı bir ortamda yüksek maaşın kimseye faydası olmaz.
ELEŞTİRİ TAMAM, AMA BİRAZ İNSAFLI OLMAK GEREK
Muhalefet partileri her zamanki gibi asgari ücreti eleştiriyor. Bugün asgari ücret, yarın emekli maaşı… Aynı koro, aynı söylem. Oysa rakamlar ortada. Net asgari ücret 22 bin liradan 28 bin liraya çıktı. Bu küçümsenmeyecek bir artış.
Üstelik geçmişle kıyaslandığında, asgari ücrette en yüksek reel artışlar AK Parti döneminde yapıldı. 2002’de 127 dolar olan net asgari ücret, bugün 625 dolar seviyesine ulaştı. Altınla kıyas yaparak algı oluşturmak ise yanıltıcı; bu sadece Türkiye’nin değil, tüm dünyanın yaşadığı bir durum.
ASIL DİKKAT EDİLMESİ GEREKEN: ZAM YAPAN ZİNCİR MARKETLER
Asıl konuşulması gereken konu ise 3 harfli marketler. A101, BİM, Şok, Migros, CarrefourSA gibi ulusal zincirler fahiş zamlarla vatandaşın belini büküyor. Bugün asgari ücret yetmiyorsa, bunun en büyük sebebi bu kontrolsüz fiyat artışlarıdır.
Burada Ticaret Bakanlığı’na büyük görev düşüyor. Ancak ne yazık ki bakanlık yeterince etkili olamıyor. Masaya yumruğunu vuramıyor, zam yapanlara caydırıcı yaptırımlar uygulayamıyor. Oysa gerekiyorsa ağır cezalar, hatta mağaza kapatmaya kadar giden adımlar atılmalı.
Zamlar kontrol altına alınırsa, asgari ücret de, emekli maaşı da nefes aldırır.
DESTEKLER VE RAKAMLAR GÖZ ARDI EDİLMEMELİ
Devlet sadece ücret belirlemiyor, destek de veriyor. Asgari Ücret Desteği aylık 1.000 liraya çıkarıldı. 2025’in ilk dokuz ayında 1,5 milyon iş yerine toplam 46,8 milyar lira destek sağlandı. Ayrıca asgari ücrete kadar olan gelirden vergi alınmaması çalışan için büyük bir kazanım. 2026’da vazgeçilecek vergi tutarı 1 trilyon lirayı aşıyor.
Kayıt dışı istihdam da yıllar içinde ciddi şekilde azaldı. 2002’de yüzde 52 olan oran, bugün yüzde 25’lere kadar geriledi.
Küresel krizler, pandemi, deprem ve savaşlara rağmen Türkiye yoluna devam ediyor. Elbette emekçiler sahipsiz değil. Ama çözüm; sürekli bağırmakta, sadece eleştirmekte değil. Asıl mücadele fahiş zamlarla olmalı.
Asgari ücret açıklandı, 28 bin 75 lira oldu. Ülkeye ve millete hayırlı olsun. Şimdi sıra, bu maaşı eritenlere dur demekte. Eğer bu başarılırsa, herkes biraz olsun rahat nefes alabilir.