Mehmet Akif, son günlerinde, hasta yatağında yatarken kendisine İstiklal Marşı için "Acaba yeniden yazılsa daha iyi olmaz mı?" diye bir sual sorulmuştur.

O ise şu cevabı vermiştir: "O şiir bir daha yazılamaz, onu ben de yazamam; onu yazmak için o günleri görmek, o günleri yaşamak lazım.”

***

Ey Türk gençliği! Birinci vazifen; Türk istiklalini, Türk cumhuriyetini, ilelebet muhafaza ve müdafaa etmektir.

Mevcudiyetinin ve istikbalinin yegâne temeli budur. Bu temel, senin en kıymetli hazinendir. İstikbalde dahi seni bu hazineden mahrum etmek isteyecek dâhilî ve haricî bedhahların olacaktır. Bir gün, istiklal ve cumhuriyeti müdafaa mecburiyetine düşersen, vazifeye atılmak için içinde bulunacağın vaziyetin imkân ve şeraitini düşünmeyeceksin. Bu imkân ve şerait, çok namüsait bir mahiyette tezahür edebilir. İstiklal ve cumhuriyetine kastedecek düşmanlar, bütün dünyada emsali görülmemiş bir galibiyetin mümessili olabilirler. Cebren ve hile ile aziz vatanın bütün kaleleri zapt edilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir. Bütün bu şeraitten daha elim ve daha vahim olmak üzere, memleketin dâhilinde iktidara sahip olanlar, gaflet ve dalalet ve hatta hıyanet içinde bulunabilirler. Hatta bu iktidar sahipleri, şahsi menfaatlerini müstevlilerin siyasi emelleriyle tevhit edebilirler. Millet, fakruzaruret içinde harap ve bitap düşmüş olabilir.

Ey Türk istikbalinin evladı! İşte, bu ahval ve şerait içinde dahi vazifen, Türk istiklal ve cumhuriyetini kurtarmaktır. Muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asil kanda mevcuttur.

***

Bir de İstiklal Marşının 10 kıtasını da okumakta fayda var. Deniyor ki bu tür söylemler aşırı ırkçılık içeriyor, bunların içerisinde neden diğer milletler yok?

İşte zurnanın “zart” dediği yer de burasıdır. Zurnacı güreşte normal peşreve uygun çalarken pehlivanlardan bir rakibinin sırtını yere getirdiğinde zurnacı “zart” diye bir sesle zurnayı susturur ve güreş biter…

Şu anda ülkem bu duruma getirilmeye çalışılıyor, düne kadar İstiklal Marşı ırkçı değildi de bu gün mü oldu? Gençliğe Hitabede sadece Türk Gençleri ’nemi seslendi düne kadar, bu gün ne değişti?

Bu söylemlerin içinde Laz yok, Çerkez yok, Abaza yok, Kürt yok ve diğer etnik kökenler de yok.

Sadece Hakkarili Zozan Anamız derdini anlatmakta zorlanmıyor ki, Trabzonlu Fadime de Mahkemelerde tam olarak kendini ifade edemiyor, Erzurumlu Nene Hatun, Egeli Efe Ayşe, Emire Ayşe Aliye ve Kara Fatmalarda tam olarak derdini anlatamıyor. Bu örnekleri çoğaltma mümkün, gerçek olan şudur: Kürt diye bir toplum var ve dünya üzerinde bir devletleri yok, Kuzey Irak’ta bir Kürt Devletinden söz edilebilir ama o da henüz Uluslararası bir kabul görmüş değil. Dünyanın egemen sınıfları Kürtlerinde bir devleti olsun diye diretiyor ve korkunç bir oyun peşinde. Dikkat ederseniz daha önce Eyalet Sistemi dillendirildi tutmadı, sonra egemen sınıfların diretmesiyle başka senaryolar uygulamaya konulmaya çalışıldı yine tutmadı, değişik adlar altında terör örgütleri kurdular, mezhep çatışmamalrı, sağ-sol çatışmamalrı denendi utmadı,tıpkı 15 temmuzda olduğu gibi hiçbir senaryoları başarıya ulaşmadı ve her iki tarafa da kan kusturdular yine tutmadı, şimdi işler kıvamına geldi diye düşünüyor olmalılar ki akılımızın alamayacağı bir şekilde kızgın demire soğuk su döker gibi açıklamalarla bizleri yola getirmeye ve kendilerince çözüm üretmeye çalışıyorlar, velevki bu konuda bir ilerleme sağlandı, ilk yapacakları iş bunu başlatanları ve bu duruma getirenleri ortadan kaldırmak olacak ve daha çok canlar yanacak, egemen sınıfın çok da umurunda değil tabi, Irak’ta ve Libya’da hiç yere milyonlarca insan öldü ve ülkeler kan ağladı, egemen sınıfın kılı kıpırdamadı da şimdi bulunacak bir çözümle sanıyor musunuz ki herkes mutlu olacak?

ETA ve İRA örnekleri verenler sapla samanı karıştırdıklarının farkında değiller…

Bir de başka açıdan bakalım, empati yapalım: Ben Kürt’üm ve Türkiye Cumhuriyeti vatandaşıyım ama kendi kültürümü, örf ve ananemi yaşayamıyorum, anam veya babam resmi dairelerde derdini anlatmakta zorlu çekiyor, benimde bir devletim, bayrağım, milli marşım olsun istiyorum… Hay hay! Buyurun Kuzey Irak’ta bir Kürt Devleti kuruldu, bayrağı var, milli marşı var, kendine ait bir ordusu var, Suriye’nin kuzeyini de size vereceğiz… Asla kabul etmezler, illa da Türkiye üzerinden de toprağımız olsun isteriz diye diretecekler, çünkü ağababaları arkalarında bu işi körüklüyorlar, direnin kazanacaksınız diye poh pohluyorlar. Kimin kazanacağı, kimin kaybedeceği net değil, net olan Türklerde, Kürtler de top yekûn kaybedecekler, kazanan dünya egemen sınıfı olacak ve Losanne’nin intikamı alınmış olacak, mezarlarında kemikleri sızlayan egemen sınıfların dedeleri yerine şimdi bizlere bu vatanı armağan eden atalarımızın ve tüm etnik kökenden olan şehitlerimizin kemikleri sızlayacak.

Bu bayrak altında yaşayan tüm insanlarımız ile kardeşçe bir yaşamı sağlamak çok mu zor?

Hayır! Hiç zor değil ve çözüm oldukça basit ama Dünyanın egemenleri olduğunu iddia edeneler bu memlekette huzur istenmiyor ki, bizi bize bırakmıyorlar ki…