180 yaşındaki ağacı kökünden kestiler! Zabıt tutuldu... 180 yaşındaki ağacı kökünden kestiler! Zabıt tutuldu...

17 Ekim Cumartesi Günü bütün haber kanalları Zonguldak’tan gün boyu canlı yayınlar ve enerji sektörünün uzmanları ile söyleşiler yaptılar.
Bir anda,çok ama çok gerilere, o felaket günlerine yani Grizularda kaybettiğimiz yüzlerce ve binlerce canlarımızdan sonra bütün kanalların canlı yayın yaptığı o acı ve ızdırap dolu günlere doğru gittim.

Bu günlere kadar biz, hep bu felaketlerden sonra acılarımız üzerinden ülkemizin gündemi olurduk maalesef, günlerce ah vah edilir ve bir müddet sonra yeni gelen felakete kadar unutulur, bizde acılarımızla baş başa kalırdık.

Arada bölgemize çivi çakmasalarda algıda uzman olan kesimlerce, bize sabun verdi, tahin helvası verdi diye  kahraman ilan edecek birileri bulunur onun peşinde yıllarca koşuşturur dururduk.

İşte bu ahvalde bölgemiz geçtiğimiz  yıllar içinde sadece emeklilerin yaşadığı kocaman bir köy gibi oluverdi.

Şimdi ise bir asrı geçen zaman sonra yeni bir keşif ve enerjinin başkenti olma gerçeği ile bütün kanallar yine gün boyu ZONGULDAK’dan canlı yayındaydılar.

Ama maalesef ülkem gibi bölgemizde ki etkili bir kesim, hizmet yapanı değil, algıyı becereni kahraman ilan ediyor.

Yani bir sosyal hak olarak bir tahin helvası veren, bir sabun veren kahraman yapılır.

Ama bölgemizin her derdini dert edinen,
Yollarını tamamlayan,
Tünellerini yapan,
Havayolunu çalıştıran,
Kapanma kararı alınan madenleri kapatmayıp teknolojisini yenileyen, bölgemizi modern hastanelerle donatan liderimiz RECEP TAYYİP ERDOĞAN sayesinde şimdide de Filyos üzerinden Endüstri ve Lojistik merkezi olma yolunda hızla yol alan yeni ZONGULDAK ve BARTIN doğuyor.

Ancak,her zaman olduğu gibi algıda uzman bir kesim yüzyılın efsanesi olması gereken lider, RECEP TAYYİP ERDOĞAN’I karalamayı becerip Zonguldak düşmanı ilan edebiliyorlar.

Aynen ülkem gibi,
2002 yolundan önce ülkem yokluklarla boğuşuyor,
Kuyruklar her yerde,benzinde, mazotta.......
Yağda, şekerde.............
aklınıza gelen her şeyde kuyruklar var.

Bir milyon dolar borç için ülkelerin kapısında dilenci olduğumuz o günleri hatırlıyorum.

Tabii ki borç veren, arkasından da talimatlar verirdi.

İMF ’nin bir memurunu günlerce gazetelerde manşet yaptığımız ve emirlerini beklediğimiz,
yapın dediklerini yapabildiğimiz, sabah kahvaltısında yediğini bile manşetlere taşıdığımız o günleri düşünüyorum.

Hastanelerde böcekler, fareler cirit atıyor,
hastalar ilaçsızlıktan en basit hastalıklarda bile çaresizce bekliyor.

Her hasta her hastaneye gidemiyor, halk sınıflara ayrılmış,
işçinin ayrı,
memurun ayrı ve
zenginin ayrı hastaneleri var.

Şans bulup doktora bir şekilde ulaşmış hastalar ise bu sefer günlerce ilaç kuyruklarında şansını deniyor.

Hava yolunu da sadece bir kısım seçilmiş elitler kullanıyor.

Vatandaş kağnı arabası hızında yüksek gürültü ve kirle giden kara treni bile büyük nimet kabul ediyor ve yeter ki olsun diyor.

İnsanımız, kendine yük gördüğü engelli yakınından nasıl kurtulabileceği derdine düşüyor, olmadımıda sokaklara salıyordu.

15-20 sene gecikmeli yapılabilmiş Kıbrıs Barış Harekatı bile Mühimmat sıkıntısı dolayısı ile durdurulmak zorunda kalıyor.

Yeterli silah ve mühimmatımızın olmadığı ve bize tuzak kuranlardan silah alamadığımız için ülkemizin her köşesinde yıllarca patlayan bombaları düşünüyorum.

Bir haber kanalında AZARBEYCAN Cumhurbaşkanı İLHAM ALİYEV’in söyledikleri ile irkiliyorum.
Diyorki,
“1993’de Biz TÜRKİYE MİNSK GURUBU Eş Başkanlarından olsun istemişiz, nedendir bilmem o gün bizi karıştırmayın demişler.”
Bugün sizler pek kıymetini bilmesenizde ben Aziz Kardaşım RECEP TAYYİP ERDOĞAN’ın kıymetini iyi bilirim,bütün AZARBEYCAN’LILARDA iyi bilir, bütün TÜRK ve İSLAM alemide iyi bilir.O yüzyılın lideridir, biz onunla Türkiye’nin nereden nereye geldiğini biliyoruz, onun gücü ile bizde kendimizi güvende hissediyoruz.Bölgede TÜRKİYE’nin olduğu her problemde çözüm var, olmadığı yerde ise çözümsüzlük ve zulüm var.”

Biz ERDOĞAN’la birlikte;
Analarımıza, babalarımıza, engellilerimize baktığımız için ödüllendirildiğimiz gerçeğini unutanlardan mıyız?

Hastanelerde işci,memur,meslek grupları diye sınıflara bölünmüş hastahane ve doktora mahkum olduğumuzu,
Onun için sabahın köründe girdiğimiz muayene sıralarını,
Bitmedi yazılan ilaçlar için günlerce girilen kuyrukları unutanlardan mıyız?

Rafların boş ama karaborsada ne ararsan çok dönemini unutanlardan mıyız?

Petrol istasyonlarında bidonlarla,gaz,mazot ve benzin için girdiğimiz kuyrukları unutanlardan mıyız?

Ülkemizi bölmek için dış güçlerin Taşöreni terör guruplarının neredeyse 40 yıldır ülkemizin her köşesinde patlattığı bombaları unutanlardan mıyız?

Mühimmatımızın yeterli olmamasından dolayı teröristleri inlerine kadar kovalayamadığımızı unutanlardan mıyız?

1993 de mühimmat bile vermekten korktuğumuz Can Azerbeycan’a  ait Karabağ’ın o gün işgaline bile ses çıkaramamamızı unutanlardan mıyız?

Ülkeyi yönetemeyip dışarıdan yönetici olarak  Bakan  ithal ettirildiğimizi ve onunda bize borç verenlerin tahsilatını garantiye almak için deniz bitti emekliye ve memura maaş verilemeyebilir deyip deprem gerekçesi ile yeni vergiler saldığı o günleri unutanlardan mıyız?

Unutturulan eski karanlık günlerimize ülkemizi tekrar döndürmek için,
Dış mihrakların içerideki kullanışlı aparatların,
İçerideki koltuk meraklısı ve hırsında olanların,
Böl parçala yut projesine hizmet edenlerin iplerini elinde tutanların yeniden talimatlar verebilme arzusu istikametinde, RECEP TAYYİP ERDOĞAN’A diz çöktürelim de sonrası tufan mı diyeceğiz ?

Ya da unutmayanlar olarak bizi bu kara günlerden çıkaran RECEP TAYYİP ERDOĞAN’A ülkemizin geleceği adına sahip mi çıkacağız ?

 

https://www.imzagazetesi.com.tr/yazar-dunu-bugunu-yarini-353.html