Türk siyasetinde bazı dönemler vardır ki, yalnızca partiler değil, iradeler, sadakatler ve değerler de sınanır.

Milliyetçi Hareket Partisi’nin (MHP) son yıllarda maruz kaldığı saldırılar, bu sınamanın en sert örneklerinden biri olarak kayda geçmiştir. FETÖ yapılanmasının kurguladığı ihanet planlarıyla başlayan süreç, önce işgal, ardından parçalama girişimleriyle devam etmiş; ancak her aşamada milliyetçi iradenin kararlı duruşuna çarparak sonuçsuz kalmıştır.

FETÖ KURGUSUYLA BAŞLAYAN İŞGAL GİRİŞİMİ VE BOZULAN HESAPLAR

Türkiye’nin devlet yapısını hedef alan FETÖ’nün, siyasal alanı da dizayn etmeye çalıştığı artık açık bir gerçektir. Bu çerçevede Milliyetçi Hareket Partisi, doğrudan hedef alınmış; parti içi dengeler üzerinden işgal planları devreye sokulmuştur. Ancak bu girişimler, tabanın feraseti ve teşkilatın direnci karşısında tutmamış, hesaplar bozuldu.

İŞGAL OLMAYINCA PARÇALAMA DENENDİ, O DA BAŞARISIZ OLDU

İşgal planlarının başarısız olmasıyla birlikte bu kez devreye parçalama senaryoları sokuldu. Ayrıştırma, koparma ve bölme girişimleriyle MHP’nin siyasi gücünün zayıflatılması hedeflendi. Ne var ki bu planlar da ülkücü iradenin tokadıyla boşa düşmüş; kimi aktörler kendiliğinden sahneden çekilmiş, kimileri ise teşkilatın kararlı tavrıyla siyasi kapının önüne konuldu.

TABELALAR DEĞİŞTİ, İSİMLER DEĞİŞTİ AMA HIRSLAR AYNI KALDI

Yeni partiler kuruldu, tabelalar asıldı, yeni isimler sahneye çıktı. Ancak değişmeyen tek şey vardı: kin, hırs ve hesaplaşma arzusu. Ayrılanların ya da gönderilenlerin bir bölümü, yeni adreslerinde siyaset üretmek yerine enerjilerini hâlâ MHP’ye saldırarak harcamayı tercih etti! Bu durum, ayrılığın fikrî değil, hesapçı olduğunu açıkça göstermiştir.

HEDEF ŞAŞMADI: SALDIRILARIN MERKEZİNDE HÂLÂ MHP VAR

Aradan geçen zamana rağmen söylemler değişmedi. Hedef değişmedi. Oklar hâlâ Milliyetçi Hareket Partisi’ne çevrili. Oysa siyaset, bir yerden ayrıldıktan sonra oraya takılı kalmakla değil, gittiği yerde değer üretmekle anlam kazanır. Sürekli eski adresine saldıran bir siyaset anlayışı, kendi yetersizliğini ifşa etmekten başka bir sonuç doğurmaz.

ONUR, ŞEREF VE HAYSİYET: SİYASETİN UNUTULAN DEĞERLERİ

Siyaset yalnızca güç mücadelesi değildir; aynı zamanda onur, şeref ve haysiyet sınavıdır. Sürekli geçmişe dönüp kin kusmak, bir partinin yakasından düşememek, bu sınavın kaybedildiğinin göstergesidir. İnsan, bir noktadan sonra “artık yeter” demeyi bilmeli; kendi yolunu, kendi kimliğiyle yürümelidir.

MİLLİYETÇİ İRADE AYAKTA, HESAPLAR YİNE BOZULDU

Bugün gelinen noktada tablo nettir: Milliyetçi Hareket Partisi ayaktadır. Teşkilatıyla, tabanıyla ve siyasi çizgisiyle yoluna devam etmektedir. Dışarıdan kurulan senaryolar, içeriden yürütülen hesaplar bir kez daha milliyetçi iradenin duvarına çarpmıştır.

ARTIK YAKASINDAN DÜŞÜN

Siyasetin sağlıklı işlemesi için geçmişle kavga etmeyi bırakmak gerekir. Defolup gidilen yerin ardından sürekli bağırmak, çağırmak, saldırmak; ne siyasal olgunlukla ne de ahlaki duruşla bağdaşır. Milliyetçi Hareket Partisi’ne yönelik bitmeyen bu öfkenin adı siyasî eleştiri değil, tükenmişliktir.

Ve son söz nettir:
Artık Milliyetçi Hareket Partisi’nin yakasından düşün.