Güngör, hem siyasi partilerde hem de sendikal yapıda yaşanan dağınıklığın “böl-parçala-yönet” taktiğinin işine yaradığını, bunun sonunun ise toplumda hak kaybı ve zayıflamış bir toplumsal mücadele olduğunu söyledi.

Mevcut tablo: siyaset ve sendikalarda artan parçalanma

Güngör, Türkiye’deki siyasi parti sayısının ve sendikal yapının çeşitlenmesinin kontrolsüz bir parçalanmaya dönüştüğünü ifade etti. “Şu an Türkiye’de 167 siyasi parti var ve bunlardan yalnızca 38’i seçime girebildi” diye konuşan Güngör, sendikal alanda ise “11 konfederasyon ve 236–240 arasında memur sendikası” bulunduğunu belirtti. Toplu sözleşme masasına doğrudan etki eden yapıların ise fiilen en büyük üç konfederasyon olduğunu hatırlattı.

Böl-parçala-yönet taktiği ve “üst akıl” iddiası

Zonguldak’taki Tarım Lisesi’nin Arazisine Ekim Yapıldı!
Zonguldak’taki Tarım Lisesi’nin Arazisine Ekim Yapıldı!
İçeriği Görüntüle

“Bundan rahatsız olan ‘üst akıl’ çeşitli bahanelerle bu güçlü yapıların güçsüzleştirilmesi için gizli ve sinsice harekete geçti” diyen Güngör, uygulanan siyasetin kitleleri bölerek kontrolü sağlamaya çalıştığını savundu. “Böl, parçala, yönet taktiğiyle başarıyorlar; kitlelere bunu demokrasinin zenginliği olarak sunuyorlar” tespitiyle, sistemin parçalanmanın kimlere yaradığına dikkat çekti.

Kim kazandı, kim kaybetti?

Güngör, parçalanmanın en çok sistemin taşıyıcılarına, faiz lobilerine ve iktidarı elinde tutanlara yaradığı görüşünde: “Bireyler, kitleler, kamu çalışanları, sabit gelirliler, emekliler kaybederken; bir avuç azınlığın sefasından hiçbir şey eksilmiyor.” Bu tablo karşısında toplumun geniş kesimlerinin ekonomik ve sosyal açıdan zarar gördüğünü vurguladı.

Sendikal ve siyasal birlik çağrısı

Çözümün güçlü ve birleşik yapılar olduğunu söyleyen Güngör, “Koltuk hesabıyla ve hevesiyle hareket edilmemeli. Güçlü siyasi oluşumlar ve güçlü sendikalar sağlanmalı” dedi. Sendikaların kişisel egoların tatmin yeri olmaması gerektiğini, gerçek temsil ve taban iradesiyle hareket etmeleri gerektiğini belirtti.

Temsil adaleti: mecliste toplumun tüm kesimleri olmalı

Güngör, meclis ve karar alma mekanizmalarında işçi, memur, emekli, çiftçi ve esnaf gibi kesimlerin doğrudan temsil edilmesi gerektiğini savundu. “Toplumun her kesimi, mecliste belirli sayılarda temsil edilmelidir; ancak o zaman bütün kesimlerin rahatlayacağı kanunlar çıkar” ifadesiyle, temsilde adalet talebini öne çıkardı.

Sorgulama, istişare ve tabandan katılım vurgusu

Sürekli şikâyet etmek yerine örgütlenme ve ortak hareket etmenin önemine dikkat çeken Güngör, “Sorgulamalıyız, akletmeliyiz, işlerimizi istişareyle birlik ve beraberlik içinde halletmeliyiz” çağrısında bulundu. Parçalanmış yapıların tekrar güçlü mücadeleci yapılara kavuşturulmasının elzem olduğunu söyledi.

Küresel ve ideolojik tehdit algısı

Konuşmasında küresel gelişmelere de değinen Güngör, “Dünyada hüküm süren küresel emperyalizm ve Siyonizm’e karşı kararlı birlikteliğe ihtiyaç vardır” diyerek, dış odakların etkilerine karşı yerli ve birleşik bir duruş gerektiğini savundu.

"Kurtarıcı beklemeyin, birlikte hareket edin”

Güngör, tek tek “kurtarıcı” figürlere yaslanmanın çözüm getirmeyeceğini belirterek, “Her ortaya çıkan ‘ben sizi kurtaracağım’ diyor; sonunda kendini kurtarmanın derdine düşüyor” uyarısında bulundu. Toplumsal kurtuluşun, örgütlü, tabandan gelen ve paylaşan bir güçle mümkün olacağını söyledi ve sözlerini “Birlikten güç doğar” cümlesiyle noktaladı.

Kaynak: Haber Merkezi