Hoş bulduk sevgili dostlarım, yaklaşık iki aydır önemli bir sağlık problemi yaşadığım için bu süre zarfında sizlere bir şeyler yazmaya fırsatım olmadı.
Şimdilik sağlığım yerinde çok şükür. Dünya çok acımasız gibi görünebilir, kim ölürse ölsün hiç umurunda olmaz ve aynı hızla dönmeye devam eder amma bu gibi sağlık sorunlarında dostlarını yanında hissetmekten daha etkili bir ilaç olmamıştır, bunu yaşadım.
Şu anda yazılarımı sizlere ulaştıran sevgili İmza Gazetesinde iki satırlık bir haber olamamak da ayrı bir konu tabi…
Dedim ya dünya dönüyor, hayatlar devam ediyor, PKK terör örgütünün silah bırakması, perde gerisinde sinsi pazarlıların yapılması, TÜİK’in sahte rakam oyunlarıyla enflasyonu düşük göstererek işçi, memur ve emekliye yapılacak olan temmuz zamlarını düşük vererek günü kurtarma çabaları ve bir sürü olayların peş peşe gelmesiyle yoğun gündemlerle sarsılan beynimizin salataya dönmesi gibi hususları daha sonra işlemek kaydıyla herkese tekrar merhaba diyerek başlıyorum.
“Ayrıca, Borsa İstanbul, pay piyasasında emir/işlem oranını (OTR) 25 Nisan 2025 tarihi seans sonuna kadar 5:1'den 3:1'e düşürürken, emir/işlem oranı eşik değer aşım ücretini bugünden itibaren 0,25 TL'den 0,50 TL'ye yükseltti.
Analistler, bugün yurt içinde finansal hizmetler güven endeksi, yurt dışında ise dünya genelinde imalat sanayi Satın alma Yöneticileri Endeksi (PMI) verilerinin yanı sıra Chicago Fed ulusal aktivite endeksinin takip edileceğini dile getirerek, teknik açıdan endeks kontratında 10.300 ve 10.400 puanın direnç, 10.100 ve 9.950 seviyelerinin destek konumunda olduğunu ifade etti.
AA”
Ekonomi ile ilgili yukarıda açık-seçik ve kaynak gösterdiğim açıklamalara benzer bir sürü açıklamaları görür okursunuz, bu terimlerden anlayanlar varsa saygı duyarım ve gıpta ederim, anlamayanlar varsa beni okusun derim.
İster makroekonomi olsun ister mini minnacık ekonomi olsun formül aynıdır: Giren-çıkan…
Giren-Çıkan:
Bütçenizdeki gelir-gider dengesidir ve ihtiyacınızı karşılayan-karşılayamayan unsurlardır, bunlar para olur, başka şeyler olur, ihtiyacından fazlası bütçenize giren varsa fazlasını ihtiyaç sahiplerine satarsınız veya takas usulü ile diğer ihtiyaçlarınız temin edersiniz mutlu ve refah içinde yaşarsınız, tersi durumda bütçenizde fazla bir şeyiniz yoksa ve ihtiyacınız olanı karşılayamıyorsanız elinizde avucunuzda ne varsa ucuz-pahalı satarsınız bir süreliğine ihtiyacınızı karşılarsınız, o da bitti mi satacak bir şeyiniz kalmadı mı satacak daha farklı bir şeyler ararsınız bu: Ata yadigarı fabrikalar olur, babadan kalan ev olur veya başka şeyler olur, bunlar da bir yere kadar. İşin aslı şudur: Üretime dayalı bir ekonomi sisteminiz yoksa baldır sıkmayla bazı yerleri daraltamazsınız.
Şimdi ister bir ülkenin ekonomiden sorumlu bakanı olun, ister pazardaki Ayşe teyze olun, istediğiniz kadar kimsenin anlamadığı terimleri kullanarak bilgelik taslayın üretmediğiniz sürece paranızdan sıfırları atarak ve bir gecede iki kat fakirleşen düzeniniz bir gün mutlaka duvara toslar.
Son bir not: ekonominiz üretime dayalı değilse ve dışardan gelen sıcak parayla çarkı döndürmeye çalışırsanız yukarıdaki gibi bir sürü ekonomik terimi her gün yayınlatın kimse bir şey anlamasa da siz günü kurtarırsınız ama vatandaşınızın köleliği kaçınılmaz olur.
Bazı oluşumlar kendiliğinden oluşur ve onu durduramazsınız tıpkı çiçekleri kopararak baharın gelmesine engel olamadığınız gibi. Lütfen kendinize gelin ve bizim aklımızla alay etmeyin, kabul edin deniz bitti…