Altmış dokuzun bazılarına göre ne ifade ettiğini bilemem, şuur altında yatan bir fantezi varsa o da onun sorunu ancak;
18.11.2025 tarihli bir köşe yazısında altmış dokuza atıfta bulunarak ve yine işi şovenizme bulaştırma derdinde olan bir şahıs köşe yazısında sırf Demirlere saldırı olsun diye geçmişte yaşanmış ve düzmece delillerle FETÖ’nün polislerince -ki daha sonra bizlere kumpas kuranların hepsinin ya rütbesi söküldü, ya da meslekten men edildiler.
- 69 kişi gözaltına alındık, sorgulamalarımız yapıldı, yaklaşık on günlük bir soruşturmadan sonra “silahlı Terör Örgütü Kurmak ve Yönetmek” suçundan sorgulanan örgüt lideri ben başta olmak üzere 12 kişinin tutuklanmasına diğerlerinin Denetimli Serbestlikten Salı verilmesine karar verildi, aynı gün yapılan itiraz üzerine yeniden toplanan mahkeme bizlerin de denetimli serbestlikten faydalanmamıza, bütün hesaplarımıza bloke konulması ve yurtdışı yasağı konulmasına karar verdi ve bizlerde bazı mağduriyetler yaşayarak süreçte sabırlı olmaya gayret ederek bağrımıza taş bastık çünkü hiçbir suçumuz olmadığını adımız gibi biliyorduk, nitekim bir süre sonra soruşturmalardan beraat ettik ve hiç dava açılmadan dosya kapandı, şimdi yıllar sonra bu haksızlığı gündem getirerek altmış dokuz kişiye çamur atmak vicdan ve ahlakla bağdaşmayan bir şekilde itibar suikastı yapmaya yeltenmek acizlikten öte bir şey olduğunu kamuoyuna arz ederiz.
Bu davanın diğer muhataplarına sormadan böyle bir açıklama yapmak benim bir görevimdir çünkü o dönem ben o lanet örgütün lideriymişim de haberim yokmuş, yıllarca birlikte dağlarda görev yaptığımız polislerin bizleri fiziki takibe aldıklarını sonradan öğreniyoruz ve bu tapeleri (telefon konuşmaları) yayınlamak farz oldu:
Rastgele okuyorum…
M.Ç: “Başkan damarı kestik”
E.D: “Tamam abi sağ ol, gerekli düzenlemeleri yapın”
Çatalağzı’ndan Baş şoför Beni arıyor: “Müdürüm bu adam yanlış yaptı kurala uymadı ne yapayım?
M.Ç: “İndirin”
M.Ç muhasebeyi arıyor: “Bizim zarflar ne oldu?”
Muhasebe: “Gönderdik”
İşletmeden bir görevli: “Toz birikti”
M.Ç: “Sulayın ve gönderin”
Gibi daha bir çok ipe-sapa gelmez konuşmaları üst üste koyan savcı:
“Orta yerde; Damar kesmek var, adam indirmek var, zarf var, toz var bundan daha açık delil olmaz diyerek tutuklanmamıza karar verdi ki savcının penceresinden bakıldığında savcı da haklıydı ama savcı madenci değildi…
İddiaları tek tek yanıtladım:
“Damar Kesmek” bizde düğün bayramdır sayın savcı kömür damarı bizim tek servetimiz,
“Adam İndirmek” onlarca elemanımız var ve bunların çoğu kamyon şoförüdür, kurallara uymayanlar tespit edildiğinde araçtan indirilir,
“Bizim Zarflar” Ay içinde ödemelerde eksiklikler olduğunda çalışanlarımıza ek ödeme çıkarılırdı ve zarflarla kendilerine imza karşılığı ödeme yapılırdı,
“Toz” Madenciliğin istemediği bir durumdur stoklardaki kömürümüz kuruluğundan dolayı sahada toz olurdu bu da çeşitli zorluklar çıkarırdı, bunu önlemek için sulama yapardık…
Yukarıdaki telefon konuşmaları ve verdiğimiz cevaplar avukat ve savcı huzurunda verildi, savcı bile hayretler içinde kalmıştı hiç unutmam…
Bizleri bu haksızlığa uğratanların akıbetlerini Allah kimseye nasip etmesin…
Kamuoyuna saygı ile arz ederim. Mehmet Çelik…
Bir Basın açılaması olarak yayınlanırsa sevinirim selamlar iyi çalışmalar