Bir adam okyanus sahilinde yürüyüş yaparken denize telaşla bir şeyler atan bir adama rastlar.

Bira daha yaklaşınca bu kişinin sahile vurmuş denizyıldızlarını denize attığını fark eder.

“Niçin bu denizyıldızlarını denize atıyorsunuz? Diye sorar.

Topladıklarını hızla denize atmaya devam eden kişi “yaşamaları için” yanıtını verir.

Adam bu defa “iyi ama, burada binlerce denizyıldızı var. Hepsini atmanıza imkân yok. Sizin bunları denize atmanız neyi değiştirecek ki?” der.

Yerden bir denizyıldızı daha alıp denize atan kişi, “bak onun için çok şey değişti” karşılığını verir.

Antalya Belek te turizm sektöründe henüz bir yılımı doldurmamıştım. Otelin Laundry bölümünde çalışıyordum.

O günlerde otele yeni bir genel müdür gelmiş ve işe başlamıştı.

Bir sabah çalıştığım bölüme elinde poşet, poşet içinde çamaşır uzun boylu, bıyıklı tanımadığımız bir yüz içeri girdi.

Selam verip kolay gelsin dedikten sonra çamaşırlarını bırakıp oda numarasını söyleyip çıktı.

D8Dbd15F B0D9 42B2 B755 32B0F708A004

Biz otelde konaklayan bir misafir diye düşündük. Çünkü zaman zaman prosedürü bilmeyen misafirler çamaşırlarını kendileri getirip çamaşırhaneye bırakırlardı. Aynı dili konuşabiliyorsak kendilerine izah eder konuşup anlaşamadığımız misafirleri resepsiyon görevlileri aracılığıyla bilgilendirirdik.

Ertesi gün yine aynı kişi elinde çamaşırlarının olduğu poşet ile çamaşırhaneye geldi. O kişinin otele yeni başlayan genel müdür olduğunu kaldığı oda numarasından dolayı öğrenmiştik.

Kendisini kapıda karşılayıp selamına karşılık verdikten sonra, Kamil bey; siz getirmeyiniz, kat görevlileri var. Onlar bizi arar biz alırız odanızdan dediğimde.

Benim gayem çamaşırları getirmek değil, çalışanlarımı iş başında görmek ve onlara teşekkür etmek. Demişti.

Uzun süre çamaşırlarını kendisi getirdi çamaşırhaneye. Yoğun olup gelemeyeceği zaman bizzat telefon açar, özür diler ve çamaşırlarının alınması için rica ederdi.

Son günlerde her yerde yeni genel müdürü konuşur olduk. Mütevazi, alçak gönüllü, iyi niyetli, çalışanlarıyla iç içe, onlara zorluk değil kolaylık sağlayan... ilk izlenimlerimiz bu olmuştu. Ama bir genel müdür bu kadar iyi olamazdı. Altında bir şey vardı mutlaka diye düşünmüyor değildik.

Genel müdür hemen her sabah tesisi dolaşıyor, çalışanları izliyor, onlara kolay gelsin diyerek ofisine geçiyordu.

Bir süre sonra tüm personel toplantı salonunda toplanarak ilk gerçek tanışma ve buluşma gerçekleşti.

Kendi anlatımıyla uzun yıllar ABD de farklı bir sektörde çalışmış ve Turizm’de benim çalıştığım otel ilk deneyimi olacaktı.

Çalıştığı süre zarfında birçok kişinin hayatına dokundu. İnsanların işini severek yapmasını sağladı. İşi eğlenceye dönüştürürken aynı zamanda kaliteli hizmeti ortaya çıkardı.

“İşe gidiyorum” diyerek evden çıkan birisi için “iş” sadece para kazanmak ve mesaiyi doldurup koşarak iş yerini terk etmek olmamalı. Orada kendinden beklenileni ve daha fazlasını vermeli. Çalışırken kendini geliştirmeli. Her şeyi sorun ederek, her şeyden şikayet ederek hem kendi çalışma hayatını hem de iş arkadaşlarının motivasyonunu olumsuz etkilememeli.

Herkes kendini okyanusun kenarında karaya vurmuş denizyıldızlarını denize atan adam olarak görmeli.

Öyle her çalışanın hayatına Kamil Ümit Eruysal gibi bir genel müdür girmez.

Ümit bey ile çalıştığım dönemde gördüm ki tüm personel işe koşarak geliyor, bir an önce işinin başına geçmek istiyordu.

Hep böyle gitmedi tabi. Bir sabah işe gittiğimiz de kapıda ki güvenlikten genel müdürümüzün bir takım sebeplerden ötürü istifa ettiği duyduk..

İyiler gitmemeliydi aslında.. Dahası, dünyada iyilerin sayısı çoğalmalıydı..

Giderken personel yemekhanesinin panosuna astığı “bir deniz yıldızı hikayesi” , gözü yaşlı çalışanlar ve birde “Bir hoş sadâ” bıraktı geride..

İnsan hayatına dokunabilmek insan olmanın bir ayrıcalığı aslında.

Kanada nın Toronto kentinde yaşadığını öğrendiğim bu değerli insanı saygıyla selamlıyorum..