Sen de, beni sevmekten vazgeçince, borçlu hissettim yüreğimi sana. Ya sen bana erken gelmiştin, yada ben sana geç kalmıştım.
Bu aşkın sonu yoktu, harcanıp gidecek sevdamız bu yaban ellerde... Diye başlamıştım, satırlarıma bir yazımda.
Her aşkın sonu böyle midir? Hep böyle mi biterdi ?... Kavuşmamaya yemin mi etmiştik?
Sanki bir Yeşilçam bir filmin orta yerindeydim.
Bir yanımda, güzel köylü kızı Asya ( Al Yazmalım ) , diğer tarafımda da kamyon şoförü İlyas var.
Eğer kavuşsalardı, adı aşk olur muydu?
Olmazdı, elbette.
Hüzün sarıyor,her yanımı.Sanki çaresizce sevmek, İlyas'tan bana hatıra kalmıştı.
Şimdi yalvarsam sana, gitme benden bir adım öteye, bir adım ötesi gurbettir yüreğime... Deseydim!...
Koşup sarılır mıydın içimdeki hasrete?
Kalır mıydın bir ömür boyu yanımda, yanı başımda?
Aşk yasaklanmış artık, sevdaya yalan gönüllere.
Yağmur sonrası, toprağı koklamıyorum.
Çünkü,yağmur da toprağa hasret yaşıyor artık
Bir kavuşsalar, seller götürecek gülleri, kelebekleri ve melekleri.
Karışacak gökyüzü, yıldırımlar düşecek, Gazze'li çocukların üzerine.
Sen, içindeki beni de alıp gidince buradan, ben de dilsiz kaldım, bu sürgün kentinde.
Dedim ya, ya ben sana erken geldim, yada sen bana geç kaldın gülüm.
Gitme demiştim, benden bir adım öteye.Aldığım her nefesin hasretim olur artık.