Cumhurbaşkanından, Bakanına, ,Müsteşarından   Genel Müdürüne, Milletvekilinden, Belediye Başkanına hasılı milletin işini görmek için kurulmuş milletin kurumlarında görevli, sorumlu olan herkese ve her...

Cumhurbaşkanından, Bakanına, ,Müsteşarından   Genel Müdürüne, Milletvekilinden, Belediye Başkanına hasılı milletin işini görmek için kurulmuş milletin kurumlarında görevli, sorumlu olan herkese ve her kesime  ibretlik bir  menkıbe. Hakikat Kitabevi'nin yayınlarından olan Menâkıb-ı Çihâr yâr-i Güzîn  kitabında buyruluyor ki, Hazret-i Ömere “radıyallahü teâlâ anh” rûm kayserinden elçi geldi. Bu elçi geri dönerken, hazret-i Ömerin hâtunları, bir dinâr ödünc alıp, onunla hoş kokulu nesneler satın aldı. Bir şişenin içine koyup, kayserin hâtununa gönderdiler. Elçi vâsıl oldukda, kokuları alanlar çok hâz alıp ve memnûn oldular. Gelen kapların içine cevâhir [mücevher] doldurup karşılığında onlara gönderdiler. Gelen hediyye şişeleri boşaltıp, bir tabak içine koyup, hâtunları seyr ediyorlardı. O sırada hazret-i Emîr-ül mü’minîn “radıyallahü anh” içeri girip, onlarda bu cevherleri gördü. Nereden geldi, diyerek süâl buyurdular. Hâtunları da hâdisenin aslını anlatınca, hazret-i Ömer “radıyallahü teâlâ anh” buyurdular ki, eğer siz halîfe hâtunu olmasa idiniz, size bu cevherlerin birisini göndermezler idi. Size gelen de, halîfeye gelen de müslimânların beyt-ül-mâlınındır. Sizin hakkınız, karz [borç] aldığınız mikdârdır. O cevâhirleri satdırıp, içinden, (borç aldığı kadarını) [cevâhirlerin karşılığında gönderdiği mâlın karşılığı kadarını] hâtunlarına teslîm edip, geri kalanını beyt-ül-mâla verdi. O hâtunları da, hazret-i Ömere karşılık vermeyip, Emîr-ül mü’minînin emrine tâbi’ olmaları takdîr edilir “radıyallahü teâlâ anhünne”  Evet adaletiyle meşhur olmuş Hazreti Ömer in bu davranışı bu gün inanan  her Müslüman idareciye ibret olmalıdır. Kimin parasını kime, niye harcanıyor, veya kimin parası kime niye geliyor, bir düşünmek lazım, protokol ziyaretlerine bakıyorsunuz hediyeleşmeler  kırıla gidiyor, makamlara bakıyorsunuz saray gibi, makam araçları ha keza yine öyle, lüks ve saltanat merakı her tarafı sarmış vaziyette, idarede bulunan makam ve mevki sahiplerinin  büyük bir kesimi birbiriyle adeta yarış ediyor. Her işin bir normali var. İsrafa varan lüksün hesabı da muhakkak sorulur. Bununla birlikte hesapsız kitapsız yapılan ve bir o kadarda para harcanan  projeler  atıl ve çürümeye yüz tutmuş sonrada yıkılan binalar ,heba olan milyonlar yürekleri acıtıyor. Son bir sene içinde yaşadığımız virüs salgını sebebiyle bir çok tanınmış sima veya yakın kimseleri kaybettik, bu dünyanın tek gerçeğinin  ölüm olduğunu idrak etmek herkesin ve bilhassa  milletin kendisine emanet ettiği işleri gören ve bu sebeple de ahiret de hesap vermek durumunda olacak devlet idarecilerinin ilk işi olmalıdır. Türk  İslam tarihine baktığımızda  devlet idaresinde bulunan bir çok  devlet adamı ve idarecinin Hazreti Ömer in  göstermiş olduğu hassasiyete benzer  menkıbelerini  okuyoruz. Kesin ve muhakkak olan Ölüm var ,ahiret var hesap var. Üç aylara girdiğimiz bu mübarek günlerde hatırlayalım ve hatırlatalım istedik. Sağlıcakla kalın.