Öğrenciyken ve sade öğretmenken, ilçe ve illerdeki eğitim müdürlerini, rektörler evliya, alim, bilge, deha, mucit, profesör gibi algılardım.

Yıllar içinde, okul idareciliği pozisyonuna geçince şok oldum. Zira, bu eğitim müdürlükleri ve rektörlük makamları, tamamen hırdavatçı, taşeron, benzinci, müteahhit, pazarcı, tarikat güdücüsü, kamu bankasından düşük faizli kredi aşırıcısı, çevresindeki insanları hileyle kamuya sokucu, ihaleci, Dubai altıncısı siyaset ağalarının kulu olmayı içine sindiren kişilerin ağırlıkta olduğu bir mevki idi.

İllerde çok sayıda okul ve üniversite var. Bunların bakım, onarım, büyütme, ekleme, yenileme, taşıma, donatma, kitap, kırtasiye, bilişim işleri eğitim müdürleri ve rektörler eliyle yapılıyor.

Taşranın siyaset bezirganları, kamunun yani halkın parasını hukuka uygun harcamaya yeltenen amirleri 1 gün bile yaşatmıyorlar.

Ülkede, 26-30 milyon civarında öğrenci var. Devlet her bir öğrenci için yılda ortalama 200 dolar düzeyinde harcamayı ihale usulüyle yapıyor. Bu da senede 5-6 milyar dolar (200-240 milyar TL), son 50 yılda ise 200-300 milyar dolar el değiştirmekte anlamına geliyor.

Devasa bütçeden aslan payını her daim kapan siyaset tosunları eğitim sektörünün tepe yöneticilerini on yıllardır sınavsız, mülakatsız, bir standart olmadan atıyorlar.

81 vilayetteki, 930 ilçedeki eğitim müdürleri, rektörler, dekanlar yüzde 99 oranında yağ, bal, Audi, Mercedes içinde yaşıyorlar.

Maaşlar, ek ders ücretleri, sınav görevleri, döner sermaye gelirleri, geziler, tatiller, lüks lojmanlar, huzur hakları, eş - dost tayin hediyeleri(?!) toplumun vicdanını dağlıyor.

Büyük illerin eğitim müdürlerinin ve rektörlerin aylık kazançları 300 bin ila 1,5 milyon arasında değişmekte. Sahte sendika ağaları ve eğitim yöneticileri bu ballı hayattan çok memnunlar.

Dilekçe yazamayan, konuşma metinlerini başkasına hazırlatan, makalesiz, kitapsız, projesiz, tezsiz, yapay zekaya "şeytan" diyen yüzde 90 oranındaki eğitim yöneticileri bizi 21. yüzyılda derin yoksulluğa, sefilliğe itmekte...

Eğitimdeki tüm atamalar kıdeme, liyakate, sınava göre yapılmalıdır.

Edirne, Tokat, Manisa, Bolu, Artvin, Lefkoşa, Zonguldak, Ankara gibi illerde tanıdığım onlarca eğitim müdürü ve rektörlerin tümüne yakını siyaset tosunlarının dayısı, amcası, teyzesi, yeğeni, müridi, tarikatdaşı idi.

Şu anda görevde olan eğitim müdürlerinin, rektörlerin yayınlanmış makale, tez, kitap, proje sayıları Uganda seviyesindedir.

Üşenmedim, iri 30 kadar ilin eğitim müdürlerinin ve rektörlerin özgeçmişlerine baktım. Yüzde 90'ı Doğu Karadenizli ve ilahiyat(?) eğitimli...

İslam dini liyakati çok önemser. "İşi ehline verin" der. Bugün eğitim müdürlerini ve rektörleri öğretmenlik alan bilgisi sınavına alalım. Yüzde 1'i bile muvaffak olamaz.

İl ve ilçelerdeki eğitim müdürleri, müdür yardımcıları, rektörler, dekanlar sınavla, bilimle seçilmediği sürece fakir kalacağız.

Şu anda görevde olanların yüzde 99'u siyaset ağalarının yakını olan zatlardır. Üretimleri yoktur. Hazinede biriken halkın paralarını azaltmaktadırlar.

Gladyo, CIA, SuperNATO bu yapıdan çok memnun. Çünkü cahil toplumları sömürmek kolaydır...

Eğitimde kalite arttıkça seçmenlerin doğru partiye oy verme dirayeti yükselmektedir. Cahiller gerçek demokrasiyi talep etmiyorlar.

Ali Özdemir

0505 220 83 85

https://erdemyayinevi.github.io

Eğitimci-Yazar

31.05.2025