Düşünüyorum da bazen...

Kaç defa kendi dalgalarımla kıyıya vurduğumu unuttum.
Ne kadar yüzdüysem,o kadar derinlere battım.
Ufuk her defasında biraz daha uzaklaştı önümden.
Ama geri dönmedim.
Çünkü içimde hâlâ inatla atan bir kalp vardı.

Gönlüm,hangi mavinin büyüsüne kandın da kendini suya bıraktın?
Hangi rüzgârın peşinden gittin de yolunu kaybettin?
Bir yanım çocuktu, avuçlarında deniz kabukları biriktiren.
Bir yanım yorgun bir denizci,yönünü kaybetmiş bir gemide bekleyen.
Bir yanım da batacağını bile bile kürek çeken bir isyancı.

Dalgalara dokunmayı öğrendim.
Her dokunuşta biraz daha yandım,biraz daha güçlendim.
Kollarım ağırlaştı, nefesim azaldı.
Ama asla vazgeçmedim.
Çünkü insan kaçtığı yerden değil, direndiği yerden yeniden doğar.
Aşk da,kavga da, yaşamak da böyledir.
Hepsi yakar,hepsi öğretir,hepsi yeniden hayata bağlar insanı.

Bazen “ Yeter ” diyorum,sonra içimde bir ses fısıldıyor:
“Dayan Yüreğim!”
Rüzgâr yüzüme vuruyor,tuz dudaklarımı yakıyor.
Köpük ellerimin arasında eriyor, deniz bana adını hatırlatıyor.
Kıyılarım yorgun, ama içimde hâlâ direnen bir dalga var.

Ben,fırtınalarla kavga etmeyi seçtim.
Beni yıkmaya çalışan her dalgaya selam verdim.
Çünkü öğrendim ki, denizden korkan yüzemez.
Yüzmeye cesaret eden de kaybolmaktan korkmaz.

Belki de en doğru hâlim budur.
Yaralı ama dimdik ayakta.
Kırık ama hâlâ aslanlar gibi yürüyen.
Eksildikçe çoğalan, sustukça derinleşen bir hâl benimkisi.
Kıyıya her vuruşumda biraz daha eksilip,biraz daha tamamlanıyorum.

Çünkü bazı kalpler huzuru değil, mücadeleyi sever.
Benim kalbim de onlardan biri.
Her batışımda yeniden doğuyorum,
Her doğuşumda biraz daha yenilmez oluyorum.