Cumhuriyet tarihinin en tartışmalı isimlerinden biri olan İskilipli Atıf Hoca, idam edilmesiyle birlikte yıllardır araştırılan bir figür hâline geldi. “Neden asıldı, suçu neydi?” soruları hem tarihçiler hem de kamuoyu tarafından sıkça gündeme getiriliyor. 1920’lerin siyasal ortamı, rejim değişimi ve inkılapların hızla uygulanması, Atıf Hoca’nın yargılanma sürecini doğrudan etkileyen unsurlar arasında yer alıyor.
İskilipli Atıf Hoca Neden Asıldı?
İskilipli Atıf Hoca, 4 Şubat 1926 tarihinde Ankara’da idam edildi. Hakkındaki temel suçlama, “Şapka Kanunu’na muhalefet ve halkı isyana teşvik” olarak kayıtlara geçti. Ancak yargılama sürecinde tartışılan en önemli nokta, Atıf Hoca’nın söz konusu yasadan iki yıl önce yayımladığı "Frenk Mukallitliği ve Şapka" adlı risale nedeniyle cezalandırılması oldu. Bu çalışma, Batı tarzı kıyafetlerin benimsenmesini eleştiriyor ve geleneksel giyimin korunmasını savunuyordu.
Hükümet, bu yayınların inkılaplara karşı toplumsal direnci artırdığı yorumunu yaparak, Atıf Hoca’nın fikirlerinin şapka devrimi sırasında yaşanan bazı protestoları etkilediğini öne sürdü. Yargılama dönemi sıkıyönetim koşulları içinde gerçekleştiğinden karar hızlı verildi ve Atıf Hoca idama mahkûm edildi.
Bugün birçok tarihçi, Atıf Hoca’nın idamını siyasal atmosferin şekillendirdiğini ve kararın dönemin olağanüstü koşullarında alındığını ifade ediyor. Buna karşın hukuki sürecin tartışmalı yönleri hâlâ güncelliğini koruyor.





