Sokağın diplerine çöken akşam, paslanmış bir teneke gibi ağırdı.
Yağmur yeni dinmişti.
Kaldırım taşlarının üzerinde,eski zamanlardan kalma bir hüzün parlıyordu.
O saatlerde kimse fark etmese de,bir apartmanın boşluğunda ince bir nefes gizlenmişti.
Küçük bir kız, kollarına küçülmüş bir hırka,eline büyümüş bir cesaret almıştı.
Yavaşça şarkı mırıldanıyordu.
Sanki her nota, karanlığın içinden bir kapı açıyordu.
Ömrü kadar eski görünen bir hikâye kitabı vardı yanında.
Sayfaları kıvrılmış, köşeleri yırtılmış, kimi yerleri çocukların sessiz ağlayışlarıyla kabarmıştı.
Kitabı kapanınca kendi içindeki masala sığınmış gibiydi.
Ayakkabılarından biri toprağa alışmış, diğeri dünyaya küsmüş haldeydi.
Yürüdükçe küçük adımlarının arasından umut tozu dökülüyordu.
Pencerenin buğusuna ismini çizmeye çalıştı sonra.
Harfler hemen dağıldı.
Sanki adı bile ona yetişemiyordu.
Bir insanın kendine dokunamadığı zamanlar gibi,belki de hayatın en sızılı anı buydu.
Yine de gülümsedi.
İçindeki barışı kimse bozamıyordu.
Kırgınlıklarını cebine koyup sabrını omzuna asmış bir çocuğun dinginliği duruyordu yüzünde.
Sokağın sessizliği,o küçük sesin etrafında halka olmuştu.
Söylediği şarkının sözleri eksikti ama duygusu tamdı.
Kırık bir cümle, bazen bütün bir ömrü anlatacak kadar güçlü olabilir.
Merdivenlerin karanlığına meydan okuyan bir ışığı vardı.
Çünkü çocuklar, yetişkinlerin üstünü örttüğü gerçeği en sade hâliyle görür.
Düşleri parçalanmış insanların bile bir adımlık cesarete ihtiyaç duyduğu anlar vardır.
O küçük kızın yarım bıraktığı hece, yalnızlığıma dokundu o akşam.
Kırılmış cümlelerden bile yürüyebilme gücünü hatırlattı.
İnsanın kendini unuttuğu yerlerde bile, bir çocuğun mırıldandığı şarkı kadar ince bir umut saklıdır.
Bugün,Allah’tan o küçük ses kadar dürüst bir yürek diledim.
Karanlığa girerken elinden tuttuğun bir cesaret,
yolunu aydınlatan bir merdiven ışığı,
yorgunluğu sükûnete dönüştüren bir kalp istedim.
Kendi ismini buğulu bir cama yazamasa bile gülümseyebilenlerin gücüyle
günümü tamamlamak istedim.
Her insanın içinde bir apartman boşluğu vardır.
Kiminin merdivenlerinde korkuları,kiminin duvarlarında hatıraları durur.
Bir küçük çocuğun şarkısı kadar cesur olmayı,
kırılmış kelimelerin gölgesinden çıkacak kadar dik durmayı
insana hatırlatan da işte böyle sahnelerdir.
Bugün sana yazdığım bu satırlar, o merdiven boşluğunda mırıldanan küçük bir çocuğun hikâyesinin yankısıdır.
Belki onun cesareti kadar güçlü olamayız.
Ama onun gülümsemesi kadar saf bir umudu taşımak,insanın tüm karanlığını yenmeye yeter.
Murat İLERİ